Yaşam İçinde Ki Garip Meslekler Yaşamın içinde öyle garip meslekler var ki, insanlarda ister istemez tebessüme yol açmakta. İşte bunlardan biri olan tabakhaneye köpek dışkısı taşıma mesleği. Bu işi anlatmadan önce deyimleşen ve yaşamımızın çok alanında uygulanan sözcükler yumağını üzerinde duralım. “Tabakhaneye b…k yetiştiriyorsun” deyimi. Gelin hep birlikte bunun hikâyesini okuyalım. Osmanlı döneminde deri tekeli olan bir yer vardı; adı Safranbolu.. Safranbolu'da tabaklanmayan deriyi satanlardan, o dönemin tüccarları alış veriş yapmazlardı ve bu deri işi yapanlara Debbak(Dabbak) denirdi. O dönem çok para kazanan Safranbolulu iş adamları Köşkler, konaklar ve çok odalı evler yaptırmış, bazı evlerin içine çeşme dahi getirilmiştir... Günümüzde Safranbolu’yu ziyaret ederseniz bu şahane konakları müze gibi gezebilirsiniz. Safranbolu'da taze köpek dışkısı için! Tabakhanelerde yaygın olarak binlerce köpek beslenirmiş. Ham deri, kıllardan, yağ ve et tabakalarından mekanik olarak temizlendikten sonra kimyasal olarak işlendiği "sama" safhasında, taze köpek dışkısı enzimlerine ihtiyaç duyulduğundan, tabakhanelerin olduğu yerleşim yerlerinde çoluk çocuk ellerinde teneke maşrapalar, köpek dışkısı toplarlar, "sama" işlemi ancak dumanı tüten taze dışkı ile yapılabildiğinden koşa koşa tabakhanelere yetiştirirlermiş, çünkü bayatlarsa para etmezmiş. Sonraları İstanbul Kazlıçeşme semtinde kurulan deri fabrikaları da aynı yöntemi yıllarca kullanmış. Hayvanların derilerinin işlendiği atölyeler köpek dışkısı için yanar tutuşurlarmış. Çünkü bir tek taze köpek bokunda bekletilen deri yumuşacık, kıl köklerinden arınmış, gözenekleri açık, ince, homojen... Yani kaliteli olabilirmiş. Bu nedenle köpek çiftlikleri kurulmuş... Binlerce köpek beslenmiş, üretilmiş ve hatta köpeğin dışkısını sıcak ve kurumadan yetiştirmek için sistemli bir iş örgütlenmesi kurulmuştur. Eskiden Elbistan’da dericilik sanatı olan Dabbak’lar vardı. Bugünün Köprübaşı mahallesi sınırları içinde kalan şimdinin Ceyhan parkının hemen karşısında “Haydarların bahçesi “ adı ile anılan Ceyhan kenarında deri temizleme yeri olan Tabakhane vardı. Derilerin yıkandıktan sonra köpek dışkısının katılarak toplandığı sulu çukurun adına “Haden” denirdi. Bu hadenin bölgemizde dericilikten başka bir işlevi daha vardı. Kadın hastalığına yakalanmış olan kadınları buraya getirerek üstünden atlatırlardı ve onun iyileşeceğine inanılırdı. O hadenin suyundan şişelere doldurularak evlere götürülür, evin her köşesine dökülürdü. Amaç “eve kötü ruhlar gelmesin varsa büyüler bozulsun” diye dualar edilirdi. Haden sahibine de birkaç kuruş para ödenirdi. Bu hurafe olan bu gelenek yıllarca sürdü.o tabakhane devre dışı kalınca bu uydurma gelenekte bitti. Bugün bu tür dericilik tamamen ölmüş olup, yapay olarak yani kimyasallarla da aynı sonuç elde edilmeye başlanınca köpeklerin de, dışkı toplayıp yetiştirenlerin de pabucu dama atılıvermiş. O zamanlar hızlı koşanlara, bugün ise deli gibi araba sürenlere "Tabakhaneye bok yetiştiriyor" denmesi yeni kuşakların nereden geldiğini bilmediği, merak ettiğini de sanmadığım bir deyiş. Günümüzde bu işletmelerin hiç biri yok. Deriler işlenmek için tabakhaneye getirilince, önce ısıtılarak üzerindeki kir, kan gibi maddelerden arındırılır ve yumuşatılır. Ardından kılları gevşetmek, deriyi temizlemek ve yüzeyini pürüzsüzleştirmek amacıyla kireç, sodyum sülfür ve su çözeltisine batırılır. Bu karışım kıl köklerini ve üst tabakayı eriterek, deriden ayrılmalarını sağlar. Üzerinde kalan etler makineyle alınır ve deri yıkanır. Koyun derisi gibi küçük deriler, kireç ve sodyum sülfürden oluşan bir macunla sıvanarak yada sıcak buhar odasında birkaç saat asılı bekletilerek ayrıca yumuşatılır. Blöze haline gelen deri, sepileme işleminden geçtikten sonra, perdahlama safhasına gelir. Bu safhada genellikle el ve ayak makineleri yardımıyla deriler açılır, kurutulur ve tavlanır. Daha sonra iskefe makinelerinde yumuşatılır, gergeflere gerilerek kurutulur ve kenarları kesilir. Kullanıma hazır olması için de deri boyanır, cilalanır ve preslerle ütülenir. -Belki de içinde b...k kelimesi geçtiğinden günümüze kadar gelebilmiş. Safranbolu'da deriyi işleyip kullanılabilir hale getiren meslek erbabına; "Dabbak mısın; it bokuna muhtaçsın" denirmiş.! Bu söyleyiş sadece Safranbolu’da değil bizim Elbistan’da çok kullanılırdı. Günümüzde artık kimyasallar sayesinde it dışkısına gerek kalmamıştır ama tabakhaneye dışkı yetiştirenler çooook. Adnan GÜLLÜ Tarih Araştırmacısı |