Derdiçok; Elbistan ovasının bir çok ozanlarından bir tanesidir. Halk edebiyatının hece vezni türünde ve genelde altı artı beş kalıbında onbirlik hece vezniyle şiirler yazmıştır. Zengin bir mani dünyası vardır. Derdiçok, halk edebiyatının, halk ozanlığı geleneğine bağlı kalarak gezip durmuştur. Gezdiği yerlerde gördüğü güzellere, güzelliklere şiirler söylemiş, zaman zaman da döneminin aşıkları ile atışma geleneğine uymuş, atışmalarda bulunmuştur. Asıl adı Ömer Lütfi olan Derdiçok, hicri 1290 yılında Elbistan’ın Kızılcaoba mahallesinde doğmuştur. Ömer Lütfi’nin Eshab-ı Kehf’e gittiğinde rüyasında yedilerden Yemliha’yı gördüğü ve Yemliha’nın rüyasında ağzına tulumdan kum darısı döktüğü ve; “Oğlum Lütfi, bundan sonra senin adın Derdiço tur. Dertlerini şiirle söylemen için dilindeki bağı çözdüm. Bu tulumdan şu darı nasıl akıyorsa ağzından da deyişler öyle akacaktır.” Dediği söylencesi ağırlık kazanmıştır. Rüyasının sabahında Derdiçok’un söylediği ilk şiiri çevresindekileri çok şaşırtır. Koydular yolumdan beni avare Getme aşkın yolu zor diye diye Bilmeyom ne ola bu işe çare Anca yalvarmaktır pir diye diye. Ne eyilik edersen etmeli burada Zerre kadar aklın varsa serde Feryat figan etsen ne çare orda Yatamam yerlerim dar diye diye. İnsanın onbeşte aklı serd’olmaz Zina dölü olan asla merd olmaz Ben sandım masumlarda dert olmaz Onlarda çağrışır şir diye diye. Derdiçok’un değişik türlerde gördüğü güzellere, güzelliklere söylediği sayısız şiirlerini bu sütunlara sığdırmamız mümkün olmadığı için bazı şiirlerinin mahlası bulunan son kıtalarından örnekler vererek yetineceğiz, Tımar edip zülüflerini kesersin Bir söz desem belki bana küsersin Poyraz gibi yükseklerden esersin Sadırazam nesli misin sezgilim. Geldi Derdiçok’un sana bakmağa Savuşurken kıyamına kalkmağa Vâdin mi var, Kerem gibi yakmağa Keşiş kızı Aslı mısın sevgilim. Derdiçoğ’um derdim vardır duramam Sevdiğimi ben gözümden ıramam Tenha bulup gözel gözel soramam Olur m’ola ikrarsız yâr eş bana Derdiçok dalgayı boydan aşırır Giymiş ak fıstanı aklım şaşırır Alır beş paraya dile düşürür Aman sırrın verme yüze gülene. Kaçma Derdiçok’tan bu sana netmiş Has bahçe içinde yad bülbül ötmüş Al yanak üstünde ireyhan bitmiş Benzettim kokusun güle Fadıma Düştü Derdiçoğ’um gene dillere El suna idim koynundaki güllere Ölsem de sırrımı vermem ellere Ben senden korkuyom bildirin diye Derdiçok’un şiirlerinde çok değişik benzetmeleri görmek mümkün olduğu gibi insanı bir başka da düşündürebiliyor. Hatta bir şiirinde bir güzeli tarif ederken güzelliğine dünyaları değişmiyor, bir şiirinde de bir güzelin narin parmaklarını hıyara benzetebiliyor. Bu şiirinde bir güzelin güzelliğini dünya ile kıyaslıyor ve değişmiyor. Beni del’eyledi şirin gözleri Gürcistan’a şule verir yüzleri Bütün Edirne’yi değer gözleri Değişmem kirpiğin Hin’de Yemen’e Maraş’ı Haleb’i almam kanına Şam’ınan Mısır da kurban canına Ankara İstanbul değmez şanına İsfihan’ı getirelim gümana Tüm değer gözleri Btlis’i Van’ı Değer şu dünyayı büsbütün kanı Bir bakışı değer Koca Kenan’ı Yusuf Züleyha’ya o yar hümane Bir yerinde bulamadım kusuru Ola idim kapısında esiri Bağdad’ı Basra’yı değer Mısır’ı Gören aşıkları gelir amana Derdi olan benim gibi ağlasın Ah ile vah ile gönül eğlesin Derdiçoğ’a mevlam yardım eylesin Ben yanıyorum Kerem gibi kime ne. Bu şiirinde de güzel bir kızın narin parmaklarını bir hıyara benzetebiliyur. Gördüm nazlım gerdanların sekili Çevresinde gül-ü reyhan ekili Perişan gezdirme siyah kekili Tara kaş üstüne, düz babam deme Gezdim eşin yoktur cümle alemi Nolur Derdiçoğ’a versen selamı Hıyar parmaklara alsan kalemi Beni defterine yaz babam deme Derdiçok, atışma geleneğine uyarken yeri gelmiş güzellerle atışmış, yeri gelmiş dönemin aşıkları ile atışmış. Güzellerle atışmalarından birkaç örnek; Aman nazlım tenha değil yerimiz Yadellere duyulmasın sırrımız Biz aşıkız, güzel övmek kârımız Kurban olam gel gücenme sözüme Salanlı salanlı karşıma geldin Olanca aklımı başımdan aldın Yoksa keşiş kızı Aslıhan m’oldun Kerem gibi ataş attın özüme Senin gibi güzelleri sınarsam Bülbül olup gül dalına konarsam Yetişirim aşk atına binersem Yüce dağlar düz görünür gözüme Güzellere nasıl kötü söyleyim Tatlı canı sana feda eyleyim Bir mendil ver gece gündüz ağlayım Yaş aktıkça ben basarım gözüme Derdiçok’un, döneminin büyük aşıklarından Şeydaî Baba ile atışmalarından birkaç örnek; Var mı hey ağalar sözüme hata Aşıklar cevherin dillerde sata Sorarsan görmedi heç ana ata Düşünüp cevabın vermeli Şeyda Boşandı zaptolmaz gönlümün bendi Dolandı semayı ol neye bindi Ver bunun manasın ol nereye indi Varıp yüzlerini sürmeli Şeyda Bunun cevabını isterim dilden Hidayet mevladan ne gelir elden Eder Derdiçoğ’um ne olur gölden Soyunup ummana girmeli Şeyda İkiz gelenlerin kim idi nesli Kesilir erkeğin dişinin aslı Gel aşık eyleme gönlünü yaslı Dondan sonra şalvar giyen kim idi Derdiçok, semai türünde de şiirler söylemiştir. Fadime için söylediği semaisinin iki dörtlüğünü örnek olarak veriyoruz. İnsaf eyle beni yaktın Sineme hançeri çaktın Nedi öğrün öğrün baktın Aklım alır göz Fadıma Kurban sana beşyüz gelin Çık da gel karşıma salın Tümtüs versen dünya malın Daha sana az Fadıma Derdiçok, yeri gelmiş gönlünce taşlama da söylemiş. Küçükten uğradım kışa Aşk atını yordum boşa Ayaktaki geçti başa Ak sakallı pir kalmadı Getmem gayrı bizim ele Eğlenecek yar kalmadı Nere gitsen bütün hiyle Doğru söyler er kalmadı Aldanma dünya varına Azığın sakla yarına Söz veripte ikrarına Heç duracak yar kalmadı Derdiçok, halk şiirinin her dörtlüğü bir bütün olan ve kıta kıta söylenen mani türünde de söylemiştir. Güzelim güzelim de Albıstan’ın hanları Gel sarılıp yatalım Satım m’aldık canları Elinde demir çapa Kar yağar lapa lapa Bizim oğlan gudurmuş Gelmiyor ipe sapa Güzelim güzelim de Albıstan’ın karpuzu Haylaz oğlan ne bilir Bostan sanmış Yarpuz’u Güzelim güzelim de Albıstan’ın pazarı Gönül benim değil mi Hiç düşünmeden azarı Derdiçok da kendince dostlarına veda etmesini bilmiş, vedasını da bu şiiriyle sevenlerine söylemiş Geldim pusulamı aldım Bir ulu fikire daldım Gedicim burada kaldım Oğlum hakkını helal eyle Yandı Lütfi’nin sinesi Issız kaldı hanesi Kuzularımın anası Sen de hakkını helal eyle Boynu buruk kaldı kuzum Gurbet elde yanar özüm Seher küçük sağır kızım Sen de hakkını helal eyle Düştüm ben gurbete yanam Bütün ataşlandı sinam Aralıkta kalan anam Sen de hakkını helal eyle Gurbet oldu şimdi yerim Yanar durmaz gayrı serim Nazlı emmim Hacı Kerim Sen de hakkını helal eyle Yüzbaşı vermiyor izin Gayri dinlemeli sözün Öpün hafızımın gözün Kuzum hakkın helal eyle Kesildi onmaz dileğin Düştü savuştu göbeğim Beşikteki ak bebeğim Sen de hakkını helal eyle Böyle yaratanın işi Diner mi gözümün yaşı Büyük, küçük konu komşu Bütün hakkını helal eyle Böyle feleğin işleri Vurdu sineme taşları Derdiçoğun yoldaşları Siz de hakkın helal eyle Derdiçok’u yeterince araştıramayanlar için 12 Aralık 1994 tarihli Elbistan’ın Sesi Gazetesi. Kaynak; İstanbul özaydın Matbaası, Naşiri: Selâhattin Taşkın (TAM ELBİSTANLI DERDİÇOK) |