CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında yaşanan, daha sonra belediye başkanları ile partilerin il ve ilçe teşkilatlarının da konuya dahil olması devam eden ‘diktatör’ polemiğine CHP Elbistan İlçe Genel Sekreteri Veysel Gürbüz de katıldı.
Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’nin ilk Başbakanı ve CHP Eski Genel Başkanı İsmet İnönü’ye Führer benzetmesi ile polemik başka bir boyut alırken, CHP Elbistan İlçe Genel Sekreteri Veysel Gürbüz, İnönü’yü Führer’e benzetmenin Erdoğan’ın hezeyan içinde olduğunun bir göstergesi olduğunu söyledi.
İsmet İnönü’nün faşizme ve emperyalizme karşı mücadele etmiş bir kahraman olduğunu söyleyen Gürbüz, açıklamalarında şu ifadelere yer verdi; “Sayın Başbakanım, Führer’e benzettiğiniz kişi, Führer’in Avrupa’yı kan gölüne çevirdiği ve akan kanın ülkemize de sıçraması an meselesi iken büyük bir devlet adamlığı, sorumluluğu ile ülkesini ve ülke insanını bu savaşın ve akan kanın dışında tutmayı başarmıştır. Ve, ‘paşam ben açım’ diye yolunu kesen çocuğa ‘ananı da al git’ demeden ‘aç-acık bıraktım ama ben sizi babasız bırakmadım’ diyebilecek kadar da alçak gönüllü olduğunu kanıtlamıştır.
Sayın Başbakanım Führer’e benzettiğiniz kişinin fotoğrafları ülkemin birçok evinde başköşede yerini korumaktadır. Çünkü Türk halkı şunu çok iyi bilir ki bu kahraman Sakarya da İnönü de sadece düşmanı yenmedi. Bir milletin makûs talihini de yendi. Ankara’nın (başkentin) Kayseri’ye taşınması düşünülürken yavrusunun ölüm haberini almasına rağmen cepheyi terk etmedi.
Sayın Başbakanım iktidarını kaybetme pahasına ülkeyi çok partili demokrasiye geçirerek Osmanlı’nın ve Kurtuluş Savaşı’ndan doğan tüm borçlarını kısa zaman da kapatıp irili ufaklı onca fabrika işletme vs. ile birlikte 1946 yılın da iktidarı ile birlikte 140 ton altını hazineye devretmiştir. Ne kendisi ne de ailesi hakkında hiçbir şaibe bırakmadan çocuklarının hiç birini armatör veya altın tüccarı yapmadan demokrasinin ve hukuk devletinin gelişmesi için ömrünün sonuna kadar siyasi terbiyesini bozmadan devletine ve halkına onuru ile hizmet etmiştir. Asıl Führer’e benzetilmesi gerekenler gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşmış olanlar cumhuriyetin tüm kazanımlarını yok pahasına elden yüz binlerce şehit kanı ile sulanmış vatan topraklarını Lozan Antlaşması ile elde edemeyenlere peşkeş çekenlerdir. Parlamento kürsüsünden vatanın, milletin bölünmez bütünlüğüne, Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağına namus ve şerefi üzerine yemin ederek bu yeminini unutanlardır. 6 Mayıs 1972 tarihinde tek amaçları, tek sevdaları tam bağımsız Türkiye olan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını kan uykularda pusuya düşüren zihniyetlerdir. Bu vesile ile Gezmiş ve arkadaşlarını ölümlerinin 38. yılında saygıyla anıyoruz.
Açıklamanın patenti her ne kadar size ait olsa da, biliyorsunuz bu senaryo yerel seçimler öncesinde çok tutmuş, gişe rekorları kırmıştı. Anlaşılan yeni bir senaryo peşindesiniz ancak bu senaryo iş yapmaz. Sayın Başbakanım çünkü Türk halkı vefakârdır. Cumhuriyetini, demokrasisini, özgürlüğünü ve özgürce yaşamasını sağlayan kahramanlara bu tür benzetmeleri, yakıştırmaları hoş görmez.”
ahmet
[ 11 Mayys 2010 15:03 ]
Gerçekten de Mustafa Kemal’in İsmet Paşa’ya çektiği tebrik telgrafı edebiyat âbidesi sayılabilecek onurlandırıcı, manevî güç verici ifadeleri taşımaktadır.“Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz. İstilâ altındaki bedbaht topraklarımızla beraber bütün vatan, bugün müntehâlarına (en uzak noktalarına) kadar zaferinizi tes’id ediyor (kutluyor). Düşmanın hırs-ı azim ve hamiyetinizin yalçın kayalarına başım çarparak hurdahaş oldu”.