Anayasa Değişikliği paketi görüşmeleri TBMM’de devam ederken, görüşmelere ilişkin olarak AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’ten bir açıklama geldi. Çelik, açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “19 Nisan 2010 tarihinden beri TBMM’de görüşülen Anayasa Değişiklik Paketinin ilk 9 maddesi ile ilgili 1.tur müzakere ve oylamalar tamamlanmış ve 330’un üzerinde oy alarak geçmiştir. Şimdiye kadar 1.tur müzakeresi ve oylaması yapılan Değişiklik Paketi’nin 1.maddesine göre kadınlar, çocuklar, yaşlılar, özürlüler, şehitlerimizin dul ve yetimleri ile gazilerimiz hakkında ekstra iyileştirici tedbirlere başvurulması, onlara avantaj sağlayacak uygulamaların hayata geçirilmesi Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olmayacaktır. Adı geçen kesimlerle ilgili pozitif ayırımcılık yapılması böylelikle anayasal güvenceye kavuşturulmuştur.
Değişikliğin kabul edilen 2. maddesi ile bundan böyle insanların izni ve bilgisi olmadan kendileri ile ilgili özel bilgiler başkasına verilmeyecek ve insanlar birileri tarafından fişlenemeyeceklerdir. Değişikliğin 3.maddesi ile yurt dışına çıkma sınırlaması, daraltılmış; küçük vergi borçlarından dolayı bile insanların gümrük kapılarından çevrilmesi, yurt dışına çıkmalarının engellenmesi ortadan kaldırılmaktadır.
4.madde ile geleceğimizin güvencesi, bizlere verilen emanetler olan çocukların her türlü istismara karşı korunmaları anayasal güvenceye kavuşturulmuştur. 5.madde ile işçilerimizin aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olmaları önündeki sınırlama kaldırılmış, böylelikle Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) koyduğu prensiplere aykırı olan bu husus düzeltilmiştir. 6.madde ile tüm memurlarımıza toplu sözleşme hakkı sağlanmıştır. Bugüne kadar Anayasa’nın 53.maddesine göre memurlarımızın toplu görüşme hakları mevcuttu ama toplu sözleşme hakları yoktu. Bu düzenlemeye göre sadece memurlar değil tüm emeklilerimiz de toplu sözleşme hakkından faydalanacaklardır.
7.madde ile grev ve lokavt hakkı ile ilgili kısıtlamalar, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) kabul ettiği prensipler çerçevesinde kaldırılmıştır. 8.madde ile siyasi partilerin kapatılması ile ilgili dava açılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın tek başına vereceği bir karar olmaktan çıkarılmış, kurumsal idam anlamına gelen siyasi partilerin kapatılması ile ilgili dava açılması meclisin iznine bağlanmıştır. Bugüne kadar Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile 25 parti kapatan Türkiye, bu yönü ile ne yazık ki uluslararası camiada çok kötü bir şöhrete sahiptir. Bugün bu not hazırlanırken 9.madde üzerindeki müzakereler devam ediyordu. Bugün de çalışmalarına devam eden TBMM yarın 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Anayasa müzakerelerine ara verecek, 24 Nisan Cumartesi günü kalınan yerden görüşmelere devam edilecektir. Müzakereler boyunca muhalefet partileri, ülkedeki işsizlikten, tarım kesiminin, esnafın, tüccarın, sanayicinin ekonomik problemlerinden söz etmişler ve toplumun, Anayasa değişikliği gibi bir talebinin olmadığını iddia etmişlerdir.
Öncelikle bilinmelidir ki, Anayasa değişikliği yapmak, her kesimin ekonomik problemleri ile ilgilenmemek anlamına gelmez. Hükümetimiz her alanda ülkenin imkanlarını zorlayarak halkımızın refah ve mutluluğu için alınabilecek her tedbiri almaktadır. Daha kısa bir süre önce Sayın Başbakanımız, esnaf ve sanatkarlarımız, kobilerimizle ilgili hükümetimizin aldığı tedbirler paketini açıkladı.
Türkiye, küresel krizden en az zararla ve en erken çıkabilen ve hasarları gidermeğe çalışan bir ülke olmuştur. Başta IMF olmak üzere birçok uluslararası kuruluş, Türkiye’nin artık dışarıdan bir desteğe ihtiyaç duymadan kendi imkanları ve kendi gücüyle yoluna devam edebilen bir ülke olduğunu açıklamıştır. Bir ülkede demokratik standartların yüksek olması, oturmuş bir hukuk sistemine ve uluslararası sermayeye güven veren bağımsız ve tarafsız bir yargı gücüne sahip olmak, elbette ekonomik kalkınmanın olmazsa olmaz şartlarındandır. Bütün bunların ötesinde insan sadece biyolojik bir varlık olmadığı için, insani değerleri sadece maddi unsurlarla izah etmek insanı anlamamak demektir. “Fayda” ve “önem” anlayışı, büsbütün maddi olursa, birçok insani özellik ve güzellikten vazgeçilmiş demektir. Biz AK Parti iktidarı olarak insanları hiçbir zaman özgürlük ile güvenlik arasında bir tercihle karşı karşıya bırakmadığınız gibi, insanımızı maddi refahla özgürlük arasında bir tercihe de zorlamıyoruz. Askeri rejimler döneminde güvenlik gerekçesiyle tüm hak ve özgürlükler rafa kaldırılırdı. Totaliter tüm yapıların karakteristiği budur. Ne var ki biz insanların bir yanda hak ve özgürlüklerin tadını çıkarırken, bir yandan da güven içinde olmalarını arzuluyoruz. İnsanlar, hem maddi refah içinde olsunlar hem de 28 yıldır olduğu gibi, bir darbe dönemi Anayasasına mahkum olmasınlar.
İnsan, sadece mideden ibaret bir varlık değildir. Bizim, ruh ve mana dünyası dediğimiz bir dünyamız var. Hürriyet, bağımsızlık, hak, hukuk, adalet, bireysel ve milli onur, şahsi ve kolektif itibar, şan, şeref vb. kavramların maddi unsurlarla izah edilmesi mümkün değildir. Ekmeksizlikle, özgürlüksüzlük aynı derecede açlığa yol açar. Biri bedenimizin, diğeri aklımızın ve ruhumuzun açlığı anlamına gelir. AK Parti, yaratılmışların en şereflisi olan insanı hem maddi hem manevi olarak mutluluğa ve tokluğa layık görmektedir. Tüm bu yazılanlar, Anayasa Paketinin bir ekonomik boyutunun olmadığı anlamına gelmez. Anayasa değişiklik paketinin, referandum esnasındaki giderlerden başka ekonomik götürüsü yoktur. O da yaklaşık 10 km’lik otoban için yapılan harcama kadar bir giderdir. Ne var ki, bu Anayasa değişikliğinin, ön ve ufuk açması bakımından, büyük ekonomik getirisi vardır. İşin bu tarafını müstakil bir bilgi notuyla sizinle paylaşacağız.
Birilerinin zannettiği gibi, çiftçiye, köylüye, işçiye, tüccara veya sanayiciye; duble yola, eğitim veya sağlık harcamalarına gidecek kaynak Anayasa’ya harcanmıyor. Bu ülkede para pul gerektirmeden yapılacak birçok iş vardır ve bu paket bunlardan birisidir. 1921 Anayasası İstiklal Savaşı sürerken yapıldı. 1924 Anayasası ise Savaşın külleri içinden çıkan bir ülkenin Anayasası idi. O gün milli irade ekonomik problemler var diye Anayasa yapmaktan vazgeçmedi. Muhalefet sürekli olarak bu konuda çarpıtmalar yaptığı için, şapla şekeri birbirine karıştırdığı için bu hususta da bazı açıklamalar yapma gereği duyduk.”