Siyaset Meydanı’nın En Sakin Geçen Tartışmalarından Birisi Oldu
Yaklaşık 3 saat süren, Elbistan ve bölgesinde de ilgiyle izlenen tartışma çok sakin bir atmosferde geçti. Seslerin yükselmediği, konuşmaların bölünmediği tartışma Siyaset Meydanı’nın en sakin geçen tartışmalarından birisi oldu. Özellikle Avni Doğan ile Muharrem İnce’nin program boyunca birbirlerinin konuşmasını kesmemeye özen göstermeleri Ali Kırca’nın da dikkatinden kaçmadı ve Kırca, Doğan ile İnce’ye teşekkür etti.
Siyaset Meydanı’nda AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan ile CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce arasında geçen konuşmalar şöyle.
Muharrem İnce: 7,5 yılda kamu ihale mevzuatı 21 kez değiştirildi. Bu 21 kez değişiklik bunu daha şeffaf hale getirelim diye yapılmadı. Bunların hepsini bilerek konuşuyorum. Avni Bey isterse bu konuştuklarımı tek tek tarih sıralamasına göre verebilirim. 20 çıkarsa kendisinden meclis kürsüsünden özür dilerim. Bu ülkede AK Parti iş başına geldiğinde çalışma bakanlığının verileri sendikalaşma yüzde 68 idi bugün ise yüzde 59’a düştü. İnsanlar artık örgütlü olmaktan korkar oldu. 72 milyon insan örgütlü olursam, hükümete karşı laf söylersem başıma ne gelir diyor. Bu konuları ben konuştuğumda beni tanıyan insanlar kendine dikkat et başına bir şeyler gelmesin diyor. Ve bu insanlar kendi içinden gelenleri söylüyor. İnsanlar Türkiye’de korku toplumu oldu. İşadamları vergi silahından korkuyor, sanayici, gazeteci korkuyor ve işlerinden alınıyorlar. Yalnız bu toplulukların içerisinde tekel işçileri korkmuyor. Bu ülkede belki de 68 kuşağının direnme gücünü sergiliyor tekel işçileri. Buda bu ülkede direnen insanlar olduğunu gösteriyor. Biz böyle bir ülkede yaşıyoruz. Eğitim, sivil toplumlar, futbol federasyonu, üniversiteler, YÖK gibi kurumlar fetih edildiği gibi Çankaya’da her önüne geleni imzalayan bir Cumhurbaşkanı var. Özellikle yargının fetih edilmesi ve medya üzerindeki kurdukları baskı gözler önünde. Öyle bir noktaya geldik ki Atatürk milliyetçiliği yargılanır hale geldi bu ülkede. Sosyal devlet kalktı yerine sadaka devlet haline dönüştü ülkemiz. Güvenlik güçlerine güven azaldı. Ülke gerçekten kötü yönetiliyor. Bu sebeple ülkemiz gerilim içerisinde sürükleniyor. Her gün yeni senaryo ile karşı karşıyayız.
Avni Doğan: Türkiye’nin korku toplumuna falan döndüğü yok. Öğretmenin, memurun ve gazetecinin de kimseden korktuğu yok. Çünkü gazetecilerimiz dün yazamadıklarını bugün korkmadan yazıyor. Andıçlar devri falan da geride kaldı. Ben vekil olarak 28 Şubatta çok tehdit edildim. Buna rağmen Türkiye Avrupa standartlarına göre gidiyor ama, buna karşı derin bir direniş sergiliyor. Rahatsızlık da burada. Türkiye’de bir takım güçleri elinde bulunduranlar ülkemizin çağdaşlaşmasına ve düzenin değişmesine karşı derin bir direniş gösteriyor. Bu gelişen her toplumda yaşanmıştır. Bu sebeple anlayışla karşılıyoruz. Bugün geldiğimiz noktada ülkemiz hızla gelişmektedir. Kurumlar nasıl fetih edildi. Muharrem bey örnekler arasında YÖK’ün fetih edildiğini söyledi. YÖK Başkanı daha önce nasıl seçildi ise şimdide o şekilde seçildi. Biz seçimlere yeni bir sistem mi getirdik hayır. Hâkimler daha önce başka çeşit seçiliyordu da biz kuralı mı değiştirdik? Bu ülkede aynı kurallara uymak başka iktidarlara hakta, AK Parti iktidarına hak değil mi? AK Parti en fazla oy alan siyasi iktidarlardan birisidir. Bu ülkede başka iktidarlar nasıl yaptı ise bizde onu yaptık. Başka iktidarların aksine bunu şeffaf ve göz önünde yaptık. Bir gecede bin 800 okul müdürünün değiştirildiği dönemler oldu bu ülkede. İlköğretim müfredatında matematik yok diyen bir Milli Eğitim Bakanın döneminde gerçekleşti bu durum. Hüseyin Çelik’te o vekil müdürleri aldı başka vekil müdürleri yerleştirdi. Şimdilerde ise diğer yapılanlar değil şimdi yapılanlar tartışılıyor. Türkiye’de yapılan işler kurallar doğrultusunda yapılıyor. Buradan diktatörlük falan çıkmaz. Buradan demokrasi çıkar. Halkın büyük oranda oyunu alarak bu ülkeyi yöneten iktidarın faaliyetleri tartışılacak değil. Bu da halka ve milli iradeye güvenmeyi gerektiriyor.
Avni Doğan: Orgeneral Çetin Doğan ne diyor, ‘bunlar gelecekte yapılacak bir harp planının seminerdeki ifadelerimdir’ diyor. Şimdi bu harp planın da ne var, hangi valilerin görevden alınacağı var ama bu valiler bugünün valileri. Sen gelecekte harp planını konuşuyorsun, bugünün valilerini konuşuyorsun. Hangi belediye başkanlarının görevden alınıp tutuklanacağı var. Hangi köşe yazarlarının tutuklanacağı, hangi köşe yazarlarından faydalanılacağı var. Ben şimdi bu köşe yazarlarını da itham etmek istemiyorum çünkü yüzde 99’unun haberi yok. Hem geleceğin harp planını yapıyorsun hem de bugünün valilerini görevden alıyorsun adama sormazlar mı bu ne perhiz bu lahana turşusu. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir orgeneraline yakışan bir şey değildir. Peki, bu kadar darbe planı vardı da darbe niye başarılamadı. Bir, burada konjonktürün darbeye uygun olmadığı, iki, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Türk ordusunun ana yapısının bir darbeyi istemediği ortaya çıktı. Orgeneral Çetin Doğan şimdi nerede, dışarıda. Bunu dışarıya ben göndermedim. Bunu emekli eden, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendisidir. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni de böyle yerli yersiz itham etmemek gerekiyor ama 500 bin kişilik bu gücün içerisinde bir takım darbecilerin olduğunu da bilmemiz lazım, buna karşın uyanık olmamız lazım.
Muharrem İnce: İnsanlar haksız bir şekilde davet usulü varken sabahın köründe evlerinden alınıyorsa, aylarca hakim karşısına çıkmak için bekliyorlarsa, daha işin esasını geçtik usulü bozuksa, bütün bunlar bu milletin gözünün önün de oluyorsa yapılacak bir tane iş var. Başbakan şunu yapmalı. Bu planlar doğru olabilir, yanlış olabilir. Bir, bunlar doğruysa Genelkurmay Başkanı’nın bilgisi dahilinde midir? Sayın Başbakan, bunu araştırmalı, Genelkurmay Başkanı’nın bilgisi dahilinde ise derhal görevden almalıdır. Eğer Genelkurmay Başkanı’nın bilgisi dahilinde değilse Genelkurmay Başkanı’nı göreve davet etmelidir. Üçüncüsü, Genelkurmay Başkanı’nın bilgisi, yoksa silahlı kuvvetler içerisinde bu tür oluşumlar yoksa işte o zaman çok vahim. O zaman bunu iktidar kendisi uyduruyor demektir. Türkiye’deki hukuk düzeni altüst oldu. Siz bana söyleyebilir misiniz Silivri’deki hukuk düzeni ile Silopi’deki, Deniz Feneri’ndeki hukuk düzeninin aynı olduğunu söyleyebilir misiniz? Bu ülkenin sınırlarına gerilla kıyafetlerini giymiş insanlar geliyor ellerinde pasaportları yok, hiçbir şeyi yok, hakim savcı orada, İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı orada, MİT Müsteşarı orada, devletin valisi orada, binlerce insan sınırda, terörist karşılama töreni yapılıyor. 210 dakika yargılama süresi 34 kişiye, adam başı yargılanma süresi 7 dakika, bunların suçsuz oldukları anlaşılıyor, ‘pişman mısın, 221’den yararlanmak ister misin?’ diyor hakim, ‘hayır, pişman değilim. Önderimiz böyle istedi, ben barış elçisiyim, buraya böyle geldim’ diyor. Bu teröristler bu ülkede alkışlarla araçların üstüne çıkarak, parti il binaları aşarak dolaşıyor, bu ülkenin profesörleri, doktorları, gazetecileri, üniversite rektörleri, generalleri içerde. Hesap versin, bu ülkenin silahlı kuvvetleri de, profesörleri de, hükümeti meşru olmayan yollardan yıkmak isteyen herkes hesap versin. Ben bunun arkasındayım. Biz sizi sandıkta yenmeliyiz, sizden daha iyi plan proje üretmeliyiz. Sizin iktidar sürekli olarak demokrasi, özgürlük, Türkiye özgürleşiyor, Türkiye batı standartlarını yakalıyor, Türkiye darbelerle hesaplaşıyor gibi büyük laflar ediyor. Bir de uygulamalarına bakalım. Biz, milli iradeyi temsil ediyoruz, mahkemeler de Türk Milleti adına karar veriyor. Siz, bu ülkedeki yetkileri ortaklaşa kullanırsınız. Yani, parlamentonun yüzde 51’ini aldınız diye bütün kurumlar sizin önünüzde diz çökecek diye bir şey yok. ‘Anayasa Mahkemesi’ne CHP sürekli gidiyor, bizi engelliyor’ diyorlar. Peki, ne yapsaydık, gitmese miydik? Burası Türkiye’nin en üst mahkemesi. Bakın şu anda kadar biz, 7,5 yılda Anayasa Mahkemesi’ne 150 başvuru yapmışız, bunların 103’ü karara bağlanmış ve 67’sine bizim istediğimiz doğrultu da karar verilmiş. Meclisin 1 dakika çalışmasının maliyeti 11 milyar. Yani Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarımızın 67 tanesi bizim istediğimiz şekilde gelişmişse demek ki biz haklıyız. Şimdi nasıl olur da CHP’nin sürekli Anayasa Mahkemesi’ne gitmesi sürekli eleştirilir. Biz, 2005 Temmuz’unda meclisi protesto ettik bir hafta sonu. 2 gün çalışma saatlerine baktım ve çalışma saat ortalama 12 saat yapıyor. 24 yasa geçirmiş arkadaşlar. 568 madde ediyor. Bunu hesaplarsak 24-26 saniyede bir madde geçiyor. Şimdi 26 saniyede bir madde geçiren parlamentoda demokrasiden nasıl söz edilebilir. İktidar, muhalefetle uzlaşır. Uzlaşma yok, dayatmacı, intikamcı, ele geçirme, fethetme anlayışında olan bir iktidar bu.
Avni Doğan: İktidarla muhalefetin her konuda uzlaşması mümkün değil, çünkü siyasetin yapısına aykırı bir şey bu. Şunu kabul edin ki CHP uzlaşılması zor bir parti, CHP ile uzlaşmayı başarabilmek çok zor. Hiç kuşkusuz ana muhalefet partisinin doğru bulmadığı, anayasaya uygun bulmadığı yasaları Anayasa Mahkemesi’ne götürme gibi bir hakkı var. Muhalefetteyken biz de yaptık bunu. Bunu derken AK Parti’yi kastetmiyorum, AK Parti daha yeni bir parti. Fazilet Partisi’nin Grup Başkan Vekiliydim, 58 tane yasa benim imzamla Anayasa Mahkemesi’ne gitti. Bunun 50 tanesi de Anayasa Mahkemesi’nden geçti. Bizim eleştirdiğimiz CHP’nin her konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götürmesi değil. Bazı konular var ki biz CHP’nin programından alarak yasalaştırıyoruz 2B yasası gibi. Sizin programınızda olanı alıp kanunlaştırıyoruz, siz Anayasa Mahkemesi’ne gidiyorsunuz. Anayasa’ya uygun olup olmaması ayrı bir şey. Anayasa Mahkemeleri her zaman doğru kararlar vermiyor, siyasi kararlar verdiği de oluyor. Anayasa’ya aykırı ise 2B’yi niye programınıza koydunuz. Bu bizim programımızda yoktu, sizin programınızdan aldık. Kürt açılımı bizim aklımızda yokken CHP’de vardı. 93 raporunda vardı, Tunceli raporunda vardı. Yani biz yapmaya kalınca neden suç oluyor.
Muharrem İnce: Kürt raporunun yayınlandığı yıllarda ‘birisi ben kürdüm’ diyemiyordu.
Avni Doğan: Doğrudur, şimdi diyor çünkü biz varız. Bugün CHP iktidara gelse yapabileceği fazla bir şey yok. Yaptığımız şey ne ise biraz fazlasını yapar eksiğini yapmaz.
Muharrem İnce: Köylü bir ailenin çocuğuyum. Benim ailemin yarısının başı kapalıdır, yarısının başı açıktır. Gençlerin tümünün başı açıktır, belli bir yaş üstündeki kişilerin başı kapalıdır. Benim, insanların eşlerinin başlarının örtüsüyle bir problemim yok. Böyle bir problemim olursa önce annemle problemim olur. Bunun altını çizerek söylüyorum. Bir insanın eşin başı kapalı diye müsteşar, genel müdür olması engellenebilir mi? Hayır, engellenmemeli, bal gibi, de olabilmeli. Ama siz 400 tane müsteşar, 500 tane genel müdür, genel müdür yardımcısı atıyorsanız, bunların tümünün eşlerinin başının örtüsüne bakarak atıyorsanız, yüzüğünün gümüş olup olmadığına, bıyığının sünnete uygun olup olmadığına bakarak atıyorsanız bugün hiçbir şansımız yok. Ben yakında bir fotoğraf sergisi yapacağım göreceksiniz, hazırlıyorum onu genel müdür, müsteşar, müsteşar yardımcıları. Yakında şöyle 100 kişinin fotoğrafını koyacağım. Bu 100 kişinin ortak yanı nedir? Hepsinin bıyığı aynı tornadan çıkmış gibi. Örneğin Sayın Kırca, sizin bu iktidar döneminde o bıyıklarınızla müsteşar olma şansınız yok. Sünnete uygun olacak yani karşıdan bakıldığında ‘bu bizim adam’ diyecekler. Az önce uçaktan gelirken bir dergiye baktım ve ‘bu kesin genel müdür’ dedim.
Ali Kırca: Bu sünnet bıyığı nasıl oluyor?
Muharrem İnce: Avni Bey daha iyi bilir o konuları. Ben o kadar derin hoca değilim.
Avni Doğan: 16 yıllık siyasi hayatımda hiçbir konuşmam da alanlarda, mecliste, 60 vilayeti gezdim dini hiçbir kavram kullanmadım. Dini kavramları kullanmaktan da hoşlanamam, hangi bıyık sünnettir hangi bıyık sünnet değildir onuda bilmem. Eğer AK Parti’de başı açıklara husumet olsaydı ben sınıfta kalırdım, benim de ailemin yarısının başı açıktır. Bu dönemde atanan 40 müsteşar, genel müdürün eşinin başının kapalı olduğunu sana kim söylemişse bize iftira etmiş. Bu doğru değildir. Başı örtülüler var mı, vardır. Sayısı çok mu, çoktur. Buna bir itirazım yok ama eşinin başı açık olanın da sayısı çoktur. Biz muhafazakar bir iktidarız. Bunu reddetmiyorum, tüzüğümüz de bu. Yani eğer imkan varsa, liyakatlı bir muhafazakar bulursak, liyakatlı bir sosyal demokrata bunu tercih ederiz. Liyakatlı bir sosyal demokrat var, liyakatlı bir muhafazakar var. Eşit ölçüde liyakatlı. ‘Hangisini tercih edersiniz genel müdür yapmak için’ derseniz biz muhafazakarı tercih ederiz. Bu bir itiraf değil, bu bizim yaptığımız şeydir. Bu da muhafazakar bir iktidara çok görülmemelidir. CHP’de öbürünü tercih eder. ‘Sayın Kırca Genel müdür olamaz’ diyorsunuz. Vallahi olmak istiyorsa ben kefilim.
Programda, CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Elbistan Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Bulut’un Elbistan’da 8 bin çiftçinin icralık olduğuna dair bir beyanatı olduğunu söylemesi üzerine AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan, rakamların gerçekleri yansıtmadığını söyledi.