Elbistan’a daha önce gelerek “Çocukta Sorumluluk ve Özgüven” konulu seminer veren Pedagog-Yazar Ali Çankırılı, 4 Aralık Cuma günü Elbistan Pınarbaşı Kompleks’inde vereceği "İletişim Engelleri ve Çocuk Eğitiminde Yapılan Yaygın Hatalar” konulu seminer öncesinde saat 14:00’de Samanyolu Otel’de bir seminer verdi.
Elbistan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile Samanyolu Otel işbirliği ile verilen seminere Elbistan İlçe Milli Eğitim Müdürü Ramazan Çelik, İlçe Milli Eğitim Şube Müdürleri İbrahim Uzman ve Ali Kızmaz, Elbistan Halk Eğitimi Merkezi Müdür Yardımcısı Cemil Karakuş ve veliler katıldılar.
Seminerin açılışında kısa bir konuşması yapan Elbistan İlçe Milli Eğitim Müdürü Ramazan Çelik, Pedagog-Yazar Ali Çankırılı’ya teşekkür ederek bu gibi seminerlerin çocuk psikolojisi için çok yararlı olduğunu söyledi. Seminer öncesinde Milli Eğitim Şube Müdürü İbrahim Uzman, tarafından Pedagog-Yazar Ali Çankırılı tanıtılırken daha sonra seminere geçildi ve Pedagog-Yazar Ali Çankırılı sözü aldı.
Çankırılı, “Sorumluluk ile kişilik birbirini tamamlayan iki özelliktir. Kişilik sahibi olunmadan sorumluluk kazanılamaz. Peki, nedir kişilik? Söz sahibi olmak, kendi başına karar verebilmek, istemediği bir teklifle karşılaştığında ‘hayır’ diyebilmek, adam yerine konmak, kendisine saygısı ve özgüveni olmak, sevildiğini ve önemsendiğini bilmek... Bir öğrenci çok çalışıyor, iyi notlar alıyor, anne babasına ve öğretmenlerine karşı saygılı davranıyor olabilir; bu onun sorumluluk sahibi biri olduğu anlamına gelmez.
Sorumluluk duygusu ana rahminde başlar dersem, fazla abartmış olmam. Son araştırmalar, ana rahmindeki embriyonun annenin duygularını hissettiğini ve paylaştığını gösteriyor. Buna göre, irade dışı ana rahmine düşmüş bir embriyo annenin hamileliği arzu etmediğini hissedecek, doğumdan sonra anneye karşı evlatlık sorumluluğu duymayacaktır. İstenen ve arzu edilen bir çocukta neden sorumluluk duygusu gelişmez? Çünkü, anne baba, "Çocuktur, anlamaz; biz onun adına doğru olanını yapıyoruz" diyerek çocuğun bütün sorumluluklarını üzerlerine alırlar. Yemeğinden giyimine, ev ödevlerine, hobi ve arkadaş seçimine kadar, çocuk adına her şeye anne baba karar verir. Bu kararlara uyan çocuk sevilir, uymayan çocuk sevilmez. Eğer anne "Tabağındakini bitirmeden sofradan kalkmayacaksın!" diyorsa, yemeği sevmediği veya tok olduğu halde tabaktakini bitiren çocuk, söz dinleyen, sevilen, uysal, sorumlu bir çocuktur. "Hayır, ben bu yemeği sevmiyorum; sevmediğim bir yemeği bitirmek zorunda değilim!" diyen çocuk da sevilmeyen, dikbaşlı, sorumsuz bir çocuktur. Bir gün erkek kardeşimin evinde iken, gelin hanımın elinde yemek dolu kaşıkla çocuğu kovaladığını gördüm. Sizin anlayacağınız, zorla yemek yedirmeye çalışıyordu. Gülerek çocuğa seslendim: "Koş aslanım, yakalanma; acıkma özgürlüğü adına koş!"” dedi.