Türk Sağlık-Sen Şube Başkanı Adem Demir açıklamasında şunlara yer verdi;” İnsan sağlığını hiçe sayan, bir milletin 100 yıl sonraki nesillerine bile zarar verecek olan bir yönetmeliğin iptali için dava açtık.
Tüm dünyada Frekeştayn gıda olarak adlandırılan GDO’lu gıdalar, domatese soğuğa dayanıklı olması için balık geni yerleştirilmesi gibi tuhaflıkları içinde barındıran ürünlerdir. Ürünün sağlamlığının ve büyüklüğünün insan sağlığına tercih edildiği bu gıdalar insanlarda antibiyotiklere karşı dayanıklılık oluşmasına neden olmakta, alerji gibi rahatsızlıklara yol açmaktadır. Ayrıca birçok bilim adamı bu ürünlerin böbrek yetersizliğine ve kısırlığa neden olduğunu da ifade etmektedir. Bu GDO’lu ürünlerin faydası, bol para kazandırdığı küresel sermayeye sahip büyük şirketleredir.
Ortada böyle bir durum varken Tarım Bakanlığı bu yönetmelikle milletin sağlığını tehlikeye atmıştır. Yönetmelikte GDO’lu gıdayı üreten ve dağıtımını yapan şirketlerin bu ürünlerde sağlığı etkileyecek bir durum olursa gerekli tedbirleri almak zorunda olduğu, tüketiciyi bilgilendireceği ve ürünü piyasadan çekeceği ifade edilmiştir. Yani her şey ürünü satan, bundan ticari kazanç elde eden şirketin insafına kalmıştır.
Dünyada en az rastlanacak durumdan birisi de ürünü satanın benim ürünüm kötü, sağlıksız demesidir. Bunun içindir ki yıllarca Sağlık Bakanlığı gıda denetimi yapmış, sonrada bu yetki Tarım Bakanlığı’na devredilmiştir. Yani hiçbir zaman şirketlerin insafına bırakılmamıştır. Ama bu yönetmelik GDO’lu gıdalarda buna imkan vermiştir.
Bu yönetmelikte GDO’lu ürünlerin, bebek mamalarında ve küçük çocuklarının ek besininde kullanımı yasaktır denilmektedir. Bu, bebeklerin dışındakiler kullansın anlamına gelir. GDO bebeğin mamasında olmayacak ama ona süt veren annesinin gıdasında olacaktır. Bu nasıl bir ayrımdır? Bebekken yeme sonra ye diyebilmek nasıl bir korumadır? anlamak mümkün değildir.
Ayrıca yönetmelikte “GDO’suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO’suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz.” denilerek insanların en doğal haklarından biri olan ne yediğini bilmek hakkı ellerinden alınmaktadır. GDO’suz ürün satılıyorsa bunun ne sakıncası vardır ki bu özelliği ambalajında belirtilmesin. Yoksa böyle yapılarak GDO ürünlerin pazarlanmasındaki sorunlar aşılmak mı istenmektedir? Bu yönetmelik küresel sermayenin zararının önüne geçmeyi mi amaçlamaktadır? GDO’lu gıda ihraç eden çok uluslu şirketlerin mi talepleri dikkate alınmaktadır? Tarım Bakanlığı bu işin ticari satışında ve küresel sermayenin kar etmesinde değil sağlık açısından denetim yönünde olmalıdır.
Türk Sağlık-Sen olarak sağlığımız tehdit eden bu yönetmeliğin derhal iptal edilmesini Tarım Bakanlığı’ndan talep ediyoruz. Bu konudaki hukuki girişimimizi de yaparak Danıştay’da bu yönetmeliğin iptali için dava açtık. Bu konu önemlidir ve acele edilmesi gerekir. Milletin sağlığı ile oynanmasına asla izin vermeyeceğiz. Sokaktaki vatandaşlarımızın büyük bir bölümünün karşı olduğu ama bu yönetmelikle birlikte korunmak içinde çaresiz bırakıldığı GDO’lu gıdalara karşı milletimiz için mücadele edeceğiz. Danıştay’ın bu yönetmelikle ilgili milleti sevindirecek bir karara imza atacağını ümit ediyorum.”