Afşin-Elbistan A Termik Santrali’nin Baca Gazı Arıtma Tesisi’nin bulunmaması, kül tutucu filtrelerin bozuk olması nedeniyle, Afşin-Elbistan B Termik Santrali’nin ise kül döküm sahası bulunmadığı için açığa bıraktığı külleri nedeniyle bölgede ciddi bir çevre ve hava kirliliği yarattığı yıllardır iddia ediliyor.
Bu iddialar devam ederken, her iki santralin bağlı bulunduğu kurum olan Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin (EÜAŞ) Ankara Üniversitesi ile bir anlaşma yaparak santrallerin bölgeye zarar verip-vermediğinin tespiti için bölgede bir inceleme yaptırdığı ortaya çıktı.
İncelemenin yapıldığı hatta tamamlanıp rapor haline getirildiği ve yapılan inceleme sonunda ise iddiaların aksine sonucun çıktığı duyumunu alan Bizim Elbistan Gazetesi, konunun muhatabı olan EÜAŞ’a; Ankara Üniversitesi ya da başka herhangi bir üniversite, sağlık kuruluşu aracılığı ile bölgede böyle bir araştırma yaptırıp yaptırmadığını ve yaptırdı ise sonuçları hakkında bir açıklama yapılıp yağılmayacağını sordu.
EÜAŞ, bölgede uzman kişiler tarafından bir inceleme yapıldığını ve yapılan inceleme sonunda da bölgede santrallerden kaynaklanan ciddi bir kirlenmenin olmadığının tespit edildiğini belirtti.
“Bölgenin Jeolojik Yapısından Kaynaklanıyor”
EÜAŞ tarafından yapılan açıklamada; “Afşin-Elbistan A ve B Termik Santrallerimizin bulunduğu bölgede ve çevresinde Genel Müdürlüğümüz ile Ankara Üniversitesi arasında yapılan bir anlaşma ile Üniversitenin Jeoloji Mühendisliği, Toprak Bölümü ve Tarım Ekonomisi Bölümü’nden oluşan uzman kişilerce Aralık 2008 tarihli ‘Afşin Elbistan A ve Afşin Elbistan B Termik Santralleri İşletme Sahaları ve Çevresinin Toprak, Jeoloji, Jeokimyasal ve Çevre Kirliliği Bakımından İncelenmesi ve Tarımsal Değerlendirme Çalışmaları’ adı altında bir rapor hazırlanmıştır. Raporda bölgenin çeşitli yerlerinden değişik numunelerin alındığı ve gerekli tahlillerin yapıldığı, bölgenin jeolojik yönden incelendiği, santrallerin yakın ve uzak çevresinde, bölgenin genelinde her türlü inceleme ve değerlendirmeler yapılarak rapor tanzim edilmiş olup, rapora göre santrallerimizden kaynaklanan ciddi bir kirlenmenin olmadığı, bölgede bulunan ağır metal ve zararlı materyalin kaynağının bölgenin jeolojik yapısı olduğu, yani bölgenin jeolojik yapısından kaynaklandığı vurgulanmaktadır” ifadeleriyle bir anlamda bugüne kadar ortaya atılan iddiaların gerçek olmadığının altını çizdi.
940 Kilometrekarelik Alanda Çalışma Yaptılar
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü’nden Prof. Dr. Ayten Karaca, Doç. Dr. İbrahim Bayram, Dr. Oğuz Can Turgay, Dr. Mustafa Sağlam, Araştırmacı Ferhat Türkmen, Araştırma Görevlisi Tülay Tunçay, Tarım Ekonomisi Bölümü’nden Doç. Dr. Harun Tanrıvermiş, Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği’nden Doç. Dr. Yusuf Kağan tarafından hazırlanan rapor tam 201 sayfa.
Uzmanlar, raporda bölgede yapmış oldukları inceleme çalışmalarını Afşin ve Elbistan ilçelerinin sınırları içerisinde kalan Çöllolar, Tanır, Bozyer, Çomudüz, Maraba, Balıkçıl, Alemdar, Kışla, Kuşkayası, Karahüyük, Burtu, Izgın, Çiçek, Karaelbistan, Hasankendi, Büget, Çağılhan, Karagöz, Yazıdere, Çobanbeyli ve Sineköy ile yakın çevre arazilerini içeren yaklaşık 940 kilometrekarelik bir alanda yoğunlaştırdıklarını belirtiyorlar.
450 Civarında Örnek Alındı
Geniş kapsamlı yürütülen çalışmalar kapsamında çalışma alanının 35 farklı noktasında 450 civarında bitki, kaya parçası, su, toprak, yüzey, kömür, kül ve cüruf örnekleri alındı. Alınan örnekler laboratuar ortamında incelendi.
Raporda, yapılan çalışmaların sadece örneklerin incelenmesi ile sınırlı kalmayıp bölgede arazi kıymet çalışmasının da yapıldığı belirtiliyor. Rapora göre bu çalışma da anket şeklinde yapılarak arazi sahipleri, kullanıcıları ile karşılıklı görüşüldüğü, bunun dışında kamu ve özel kuruluşlardan elde edilen alım-satım, yetiştirilen ürünlerin ortalama verimleri, maliyetleri, girdi ve ürün fiyatları, mahkeme kararları ve daha önce hazırlanan bilirkişi raporlarından da yararlandığı ifade ediliyor.
8 kişilik bir ekip tarafından hazırlanan raporun sonuç kısmında ise bugüne kadar ortaya atılan iddiaların çoğunu, açılan davalarda santrallerden kaynaklanan kirlilik nedeniyle tarlalardaki verimin ve buna bağlı olarak da tarlaların değerlerinin düştüğü iddialarını yalanlayan ilginç ifadelere yer verilmiş.
“Raporlarda Zarar Tespitinde Somut Deliller Yerine Varsayımlara Göre İşlem Yapılmıştır”
Raporun 25 maddelik sonuç kısmında daha önce bilirkişiler tarafından hazırlanan raporlara da atıfta bulunuluyor. Raporun sonuç kısmında şu ifadelere yer veriliyor; “Araştırma sonuçlarına göre sulu ve kuru arazilerde yetiştirilen ürünlerde önemli bir verim kalite kaybı olmamasına karşın, tamamen varsayıma dayalı olarak zarar oranının yüzde 40 veya yüzde 50 gibi yüksek oranda seçilmesi, değerleme işleminin objektif esaslardan uzak yapıldığını göstermektedir. Yerel alanda yapılan arazi geliri değerleme ve tazminat amaçlı yapılan raporların uluslar arası değerleme standartları, zararı hesaplamaya yönelik olarak ülkemizde kabul görülen fark teorisinin ve bilimsel esaslara uygun işlem yapılmadığı tespit edilmiştir. Araştırma alanında hazırlanan bilirkişi raporunda termik santrallerin neden olduğu çevre zararları ve arazilerdeki değer kayıplarının rasyonel bir biçimde analiz edilmediği görülmektedir. Raporlarda zarar tespitinde somut deliller, araştırma bulguları, yerinde gözlem ve rasyonel analiz yapılması yerine varsayımlara göre işlem yapılmıştır. raporlarda üretim masrafları yer alması gereken sulama ve enerji giderlerinin net gelirden çıkarılması hatalı olarak net gelirin analizine olanak vermektedir.
Tazminat davlarında sorumluluğa neden olan davranış, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılık unsurlarının tümünün gerçekleşmiş olması gerekir. Yerel alanda yapılan bilirkişi raporlarında bu genel ilkeye uygun işlem yapılamadığı görülmektedir. Bilirkişi raporlarında arazinin çıplak toprak değeri hatalı olarak hesaplanan net gelir ve varsayıma dayalı olarak seçilen kapitalizasyon oranı üzerinden tespit edilmiştir. Arazinin takdir edilen çıplak toprak değeri üzerinden rastgele veya varsayıma dayalı olarak seçilen zarar oranları örneğin yüzde 40 ve yüzde 50 gibi saptanmıştır.”
Bilirkişi Raporu Tam Tersini Söylüyor
Bölgedeki çiftçiler, santrallerden kaynaklanan kirlilikten dolayı tarlalarının veriminin ve değerinin düştüğü gerekçesiyle santrallerle tazminat davası açıldı. Elbistan 1. ve 2. Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne bu iddia ile yaklaşık 200 dava açılırken, EÜAŞ, bu davalarda savunmasını 201 sayfalık raporla yapıyor. Dava sayısının çok olması nedeniyle bir kitap haline getirilen rapor, mahkemeye sunuluyor.
Diğer taraftan Ankara Üniversitesi tarafından 2008 yılında hazırlanan bu rapor arazilerde verim kaybı olmadığı ve toprak değerinin hatalı olarak hesaplandığı belirtilirken, mahkemeler tarafından tayin edilen bilirkişi tarafından Mayıs 2009’da hazırlanan raporda bunun tam tersini söylüyor. Ziraat Yüksek Mühendisi M.Nuri Günen, Ziraat Mühendisleri Yılmaz Kuş ve Bektaş Pasin tarafından Karahüyük Köyü’ndeki bir arazide yapılan inceleme sonunda çıkarılan raporda termik santralin faaliyetleri sonucunda toprak bünyesinde ağır metal bikrimi oluştuğu, bunların ürünlere de geçtiği ve toprağın biyolojik aktivitesinin de biriken bu ağır metallerden dolayı bozulduğu belirtiliyor. Rapora göre santrallerden kaynaklanan kirlilik nedeniyle bu arazide yüzde 10 değer kaybı meydana gelmiş.