Çelik mesajında şunlara da yer verdi: “Oruçla, teravih namazıyla, okuduğumuz, dinlediğimiz ve hayatımıza rehber edindiğimiz Kur’an’la hemhal olarak geçirdiğimiz bir Ramazan Ayını geride bıraktık. Bu kutlu ayda nefis muhasebesi yaparak dindarlığımızı yeniledik, muhtaç olan insanlara elimizi, soframızı ve gönlümüzü açarak İslam ve insan kardeşliğini yaşadık. Ramazan Ayı tüm feyiz ve bereketiyle bizi sıkıca kucakladı, günaha ve yanlış işlere bulaştırdığımız ellerimizden tutarak bizi Rahman olan Allah’ın rahmet ve mağfiret dergâhına götürdü. İçimizdeki ibadet aşkı, insan sevgisi, fakire ve yardıma muhtaç olana el uzatma isteği her zamankinden daha coşkulu şekilde davranışlarımıza yansıdı. Şimdi de aynı his ve heyecanla Ramazan Bayramını idrak etmenin mutluluğunu yaşıyoruz.
Ramazan Bayramı, milletçe birlik ve kardeşlik içinde bayramın coşkusunu yaşamak, sevinci ve kederi paylaşmak demektir. Öyleyse bu bayramda büyüklerimizi, annemizi, babamızı, yakınlarımızı, komşularımız ve dostlarımızı ziyaret edelim. Bencilliği, kin ve nefreti içimizden söküp atalım, dargınlıklara son verelim. Kendimiz için ne istiyorsak aynısını yanı başımızdaki kardeşimiz için de istemedikçe olgun mü’min olamayacağımızı bir kez daha hatırlayalım. Ramazan ayı boyunca kazandığımız güzel alışkanlıkları sürdürme, vazgeçtiğimiz kötü huy ve davranışlara bir daha asla dönmeme kararımızı yineleyelim. Sadece yakınlarımızı, eş, dost ve arkadaşlarımızı değil, çocuk yuvalarında bayram sevinci yaşamayı bekleyen yavrularımızı, huzur evlerinde evlatlarının yolunu gözleyen yaşlılarımızı, türlü dert ve hastalıklarla mücadele eden kardeşlerimizi de ziyaret ederek bayramın sevinç ve mutluluğunu onlara da taşıyalım.
Hepimizin Hz. Adem’den geldiğini, onun da topraktan yaratıldığını hatırdan hiç çıkarmayan biz Müslümanlar, bütün insanlığı büyük bir aile gibi görürüz. Bunun için de, dünyanın neresinde olursa olsun, haksızlığa uğrayanların feryat ve âhı, akıttığı gözyaşı, dökülen bir damla kanı bizleri derinden üzer, insanlığın huzuru ve geleceği adına hep endişeye sevk eder.
Bugün, gerek nice kötü emellerin ve çıkarların sonucu olarak bütün dünyayı tehdit eden terör ve savaş, gerek ilahi nimetlerin, çevrenin ve kaynakların hoyratça kullanımı, mutlu bir şekilde yaşamamız için yaratılan cennet dünyamızı ve vatanlarımızı, yoksulluğun ve bunalımın egemen olduğu, umut ve güvenin tükendiği mekânlara dönüştürdü. Yüce Rabbimizin verdiği nimet ve imkânları hak ve adaletle paylaşamadığımız için, O’nun insana özgü olarak yücelttiği insanlık onurunu yeterince koruyamadık. İmanî ve ahlakî erdemlerin sıkça konuşulduğu bu yüzyılda böylesi fiili durumdan büyük ıstırap ve mahcubiyet duymaktayız.
İslam bütün insanlığı Yüce Yaratan’ın varlığını ve birliğini tanımaya, bu bağlılık içinde üstün insanî ve ahlakî değerleri hayata geçirmeye, toplumda karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı huzur ve güveni hakim kılmaya davet etmektedir. İslam, hem gönül dünyamızda hem de toplum hayatımızda barışın, sevgi ve huzurun kaynağı, birlik ve bütünlüğümüzün harcıdır. Bunun için de asırlardır bu coğrafyada farklı inanış, dil, renk, ırk ve kültürlere mensup bizler, bir arada huzur ve barış içinde birlikte yaşadık; ülkenin birliği, milletin dirliği uğruna omuz omuza mücadele verdik. Ne var ki, bu bayrama sel felaketi ve Vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birlik ve beraberliği için görev yaparken şehit olan yavrularımızın acısı yüreklerimizi yakarak hüzünle giriyoruz. Sel felaketinde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımız ve bütün şehitlerimizi Mübarek Ramazan Bayramı vesilesiyle rahmetle ya’d ediyor, başta şehitlerimizin yakınları olmak üzere bütün milletimize başsağlığı diliyorum.
Bu duygular içinde Elbistan‘ımızın güzel insanlarının, aziz milletimizin, yurt dışındaki vatandaş ve soydaşlarımız ile tüm İslâm âleminin Ramazan Bayramını kutluyor, Bayramın tüm insanlığa huzur ve mutluluk getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.”