CHP İlçe Başkanı Avukat Mehmet Uzun, 12 Eylül 1980 Darbesi’nin yıldönümü nedeniyle bir yazılı açıklama yaptı. Açıklamasında binlerce vatandaşın işkence gördüğünü, bazılarının ise suçsuz yere öldürüldüğünü söyledi.
12 Eylül’ün Türkiye’de birçok şeyi değiştirdiğini, 12 Eylülcülerin yargılanması gerektiğini ifade eden uzun, açıklamalarında şu ifadelere yer verdi; “12 Eylül 1980 tarihinde, 29 yıl önce Türk silahlı kuvvetleri, başta Kenan Evren olmak üzere, emir komuta zincirinde yönetime el koyarak, Süleyman Demirel hükümetini görevden alıp, Türkiye büyük millet meclisini lağvetmiştir. Darbenin ardından dönemin AP lideri Süleyman Demirel ve CHP lideri Bülent Ecevit'in de aralarında bulunduğu CHP'li ve AP'li 16 parti yöneticisi Zincirbozan’da tecrit edilmiştir. 1961 anayasasını ve demokrasiyi rafa kaldırarak, devrimciler ve yurtseverler üzerinde yoğun bir işkence ve kıyım başlatılmıştır. Darbe sonucunda 650 bin kişi gözaltına alınmış, 1 milyon 683 bin kişi fişlenmiştir. 210 bin davada 230 bin kişi yargılanmış, 7 bin kişiye idam cezası istenmiştir. Bunlardan 517 kişiye idam cezası verilmiş ve 50 kişi, bazılarının da yaşı büyütülerek idam cezasının infazı gerçekleştirilmiştir. Öğretim üyeleri, sanatçılar ve bilim adamlarının da aralarında bulunduğu 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkartılarak Avrupa’nın değişik ülkelerinde zorunlu ikamete tabi tutulmuşlardır. 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldürülmüştür. 171 kişi işkence sonucu ölmüştür. 299 kişi cezaevlerinde öldürülmüştür. 14 kişi açlık grevinde, 16 kişi kaçarken ve 95 kişi çatışmada öldürülmüştür.
Darbe özellikle eğitim ve öğretim alanında köklü değişiklikler yapmıştır. Cumhuriyetin kurulmasından hemen sonra 3 Mart 1924 tarihinde temeli atılan öğretim birliği (tevhidi tedrisat) yasası, 12 Eylül Anayasasının 24. maddesi ile zorunlu din dersleri eklenerek delinmiştir. 12 Eylül darbesi ile imam hatip liseleri, şubeleri ve öğrencileri arttırılarak, imam hatip lisesi çıkışlılara, üniversitelerin her bölümüne girme hakkı tanınmasıyla, din eğitimi almış kişiler devletin tüm kurum ve kuruluşlarında görev almalarının ve yönetici olmalarının önü açılmıştır. Oysa öğretim birliği yasası laik cumhuriyetin temeliydi. Böylece çağdaş eğitim sisteminin yerine cemaat ve tarikatların hüküm sürdüğü bir eğitim sistemine geçilmiştir. Bu darbe sonucunda, sorgulamayan, kaderci, bilim ve teknolojiye kapalı, çağdaşlaşmanın karşısında bir toplum yaratılarak, ülke yönetimini 7 yıldır elinde tutan AKP iktidarının önü açılmıştır. Dolayısı ile AKP 12 Eylül darbesinin bir sonucudur.
Her ne kadar AKP hükümeti, yanlışlarına itiraz eden kesimleri darbeci ilan ederken kendisini de demokrat olarak konumlandırsa da 7 yıllık iktidarı boyunca ne bu darbeyi yapanları yargılayabilmiş, ne de bu darbecileri koruyan anayasanın geçici 15. maddesinin kaldırılması hususunda bir adım atabilmiştir.
Oysa CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal hükümete, darbeyi yapanların yargılanmalarının önünü açan geçici 15. maddenin kaldırılması çağrısında bulunarak, böyle bir girişime destek vereceğini beyan etmesine rağmen, hükümet darbecilere diyet borcu varmış gibi sessiz kalmıştır.
Bugün demokratlıktan bahsedip, siyasi rant uğruna, anaların göz yaşını dindireceğim diyerek açılımdan bahseden sahte demokratların, 12 Eylül’de akan gözyaşları için hangi açılımdan bahsedebilmişlerdir.
12 Eylül darbesinin ürünü olan AKP, cumhuriyetin tüm kazanımlarını yok ettiği gibi, cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları ve hukuksuzluklarının mimarı haline gelmiştir. Bu tutumu ile AKP adeta 12 Eylül dönemi uygulamalarını günümüze yansıtmaktadır.
CHP olarak gerek 12 Eylül darbesinin yıkımları ve gerekse AKP’nin yolsuzlukları, hukuksuzlukları ile devam eden mücadelemiz, laik demokratik, sosyal, hukuk devletinin tüm kurum ve kuruluşları ile işler hale gelinceye kadar sürdürülecektir.”