411 sıra sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı TBMM’de görüşülerek kabul edildi. Tasarının görüşülmesinin ardından oylamaya geçilmeden önce MHP Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy, genel kurulda söz alarak kanun tasarısı hakkında görüşlerini dile getirdi.
Paksoy, TBMM genel kurulunda yapmış olduğu konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Bu tasarı için söylenebilecek tek bir şey var aslında; bu tasarı tüketiciyi koruma yasası falan değil, tamamı tamamına bankaları koruma yasası. Bankaların tahsili riske girmiş alacaklarını af adı altında kurtarma yasası. Başka ne yasası? Tüketicilerden haksız olarak alınan kredi kartı aidatlarını kanunla zorunlu hâle getirme yasası. Sonuç olarak, tüketici derneklerinin ifadesiyle zehre şeker karıştırılarak tüketiciye yutturulma yasası.
Ben bu yasanın tek bir olumlu yanını gördüm, bunu ifade edeyim, o da Sayın Başbakanın teğet mi, sürtünerek mi, delerek mi geçtiğine bir türlü karar veremediği ekonomik krizi kabul etmiş olması.
Tasarının genel gerekçesinde de samimiyetle itiraf edildiği üzere, ülkemizde bir kriz var. Hükümet bu kriz ortamına gelinceye kadar ne yaptı? Yaptığı şu: İçeriden ve dışarıdan borçlanarak, düşük kurun da etkisiyle yalancı bir bahar havası oluşturdu, üstelik oturduğu yerde, sadece hesaplama yöntemini değiştirerek millî geliri 10 bin dolara çıkardı. Bu havadan doğal olarak vatandaşlarımız da etkilendi. Vatandaş da devletin, şirketlerin borçlandığı gibi tüketici kredileri ve kredi kartları yoluyla gelirinden fazla borçlandı. Bizce vatandaşın borçlanması geçinememesinden, ihtiyaçlarını geliriyle karşılayamamasından dolayı idi, Sayın Başbakanın veciz şekliyle ifade ettiği gibi dürüst olmamasından dolayı değil idi.
Vatandaşı batağa bu hükümet düşürdü. Çiftçiyi, işçiyi, esnafı, sanayiciyi siz zor duruma soktunuz. Bu ülkeye tarihinin en büyük işsizlik rakamlarını siz yaşattınız. Ondan sonra "Ben, kredi kartının borcunu ödeyemeyen vatandaşa dürüst gözüyle bakmam." diyorsunuz. Siz de çok iyi biliyorsunuz, vatandaşın çocukları sizin çocuklarınız gibi burs alma imkânına sahip değil, haydi sizinki kadar olmasa da belediyeden, Sosyal Yardımlaşmadan, vesaireden aldı diyelim, bu sefer mezun olduktan sonra iş aramaktan gemicik alma şansına, ballı ticaret yapma şansına, adrese teslim kanun çıkarttırma şansına sahip değil. Bizce yapılması gereken, komisyondaki arkadaşlarımızın da belirttiği gibi, kredi kartı faizlerini makul bir düzeye çekmektir. Hükümet bunu yapmıyor, yandaş medya vasıtasıyla “Kredi kartı mağdurlarına yasa çıkardık” propagandası yapıyor. Kredi kartından dolayı takibe düşen vatandaşlarımızın sayısının 1,5 milyonu aştığı, 2 milyona yaklaştığı ifade ediliyor. Bankaların kredi kartı müşterilerine uyguladıkları faiz oranları tüketici kredisi faiz oranlarının 2-2,5 katını bulmaktadır. Bugün geçerli olan kredi kartı aylık gecikme faiz oranı yüzde 3-4'leri, yıllık 45-50'leri bulmaktadır. Bu oran, bankaların kaynak maliyetinin yaklaşık 6 katıdır. Bu fahiş bir faiz oranıdır ve vatandaş bunun altında ezilmektedir. Temerrüt faizleri ise daha da yüksektir.
Siz geçmişe yönelik bir düzenleme yapıyorsunuz, ancak mevcut hukuksuzluk ve soygun devam ediyor. Çok geçmeden aynı sıkıntıyla tekrar karşı karşıya kalacaksınız. Asıl bu soygunu önlemek için tedbir alınmalı, kredi kartlarına uygulanan gecikme faiz oranları makul bir seviyeye indirilmelidir. Merkez Bankası kredi kartı faiz oranlarının mevduat faizinin yüzde 20'sini geçmeyecek şekilde mutlaka sınırlandırmalıdır.
Ayrıca, temerrüt faizlerindeki soygunun sözleşmelere eklenen minicik maddelerle devam ettirilmesine dur denilmesi gerekmektedir. Halkımızın yüce Meclisten beklediği budur.
Bir başka husus da bu yasa tasarısı, sadece kredi kartı borçlarının taksitlendirilmesiyle ilgili olup, takibe uğramış yaklaşık 875 bin borçluyu kapsamaktadır. Bu düzenleme mevcut hâliyle kanunlaştığı takdirde sosyal barışı bozacaktır.
Sonuç olarak, bu tasarı, haklarında icra takibi yapılmaması için gayret sarf eden, bırakın anaparayı oluşan faizi dahi ödemekte zorluk çeken vatandaşlarımızı rahatlatmaktan çok, aksine daha fazla sıkıntıya ve sorun içine sokacak bir tasarıdır. Bizim örfümüzde borç namustur. Küçük istisnalar olabilir. Ancak halkımız imkânı varsı borcunu ödemek için ceketini bile satar.
Ancak, siz yaptığınız düzenlemelerle vatandaşın soyulmasına zemin hazırlıyor, sırtındaki ceketi bile alarak borcunu ödeme imkânını elinden alıyorsunuz. Sonra da çıkıp “Benim gözümde dürüst değil” diyorsunuz.
Sizi halkın sesini duymaya ve bu adaletsizliği, bu soygunu durdurmaya bir kez daha davet ediyorum. Sonuçta herkesin yaptığı kendi vicdanıdır. Yaptıklarınızın da halkımıza vicdanınızın ak mı, kara mı olduğu konusunda bir fikir verecektir diyorum.”