Elbistan’da ikamet eden Tatlarlılar ile Güblüceliler’den bir grup MHP’ye katılarak seçimde MHP Elbistan Belediye Başkan Adayı Abdullah Paksoy’u destekleme kararı aldılar. MHP Merkez Seçim Bürosu önüne kadar yürüyen Tatlarlılar ve Güblüceliler, seçim bürosu önünde bekleyen vatandaşlar tarafından alkışlarla karşılandılar.
“Televizyona Açık Oturuma Katılalım”
Burada bir konuşma yapan MHP Elbistan Belediye Başkan Adayı Abdullah Paksoy, 10 senedir belediye başkanı olarak görev yaptığını ve bu süre zarfı içerisinde Elbistan halkının kendisine sahip çıktığını belirterek; “Biz, memlekete huzur için geldik, 99’den beri de Elbistanlı hemşerilerimize daima huzuru gösterdik. 29 Mart’ta da aynı şekilde de huzuru göstereceğiz. Herkes gibi biz, kovboyculuk oynayarak Elbistan’ı yönetmeye gelmiyoruz, Elbistan’a hizmet için geliyoruz. Yarın bunlar, göreve geldiği zaman Elbistan ne halde olacak şimdi görüyoruz. Hep iftira, çamur siyaseti, belden aşağı siyaset. Herkesin namusu, şerefi, haysiyetiyle oynayarak siyaset yapıyorlar. Biz, mitinglerde, ev toplantılarında, büromuzda her zaman şunu diyoruz. Gelin çıkalım televizyona, açık oturum da kimin ne olduğunu Elbistan görsün. Ama kaçıyorlar, pencereyi açmışlar bizi seyrediyorlar. Ama biz, diyoruz ki ekranlardan Elbistanlılar bizi seyretsin. Ben yalnız katılacağım, kendisi milletvekiliyle beraber gelsin, kim Elbistan’a ne hizmet yapmış, ne yapacak onu tartışalım Elbistan’ımız kazansın. Ama görüyorum ki bu çağrıma cevap gelmiyor, mikrofonu alıyorlar, akşamları evlere kağıt dağıtıyorlar altı astarı olmayan. Yav hukukçusun kardeşim hukukçusun. Sen şimdiye kadar ne durdun böyle suçlamalar varsa, böyle suçlar varsa niye yargıya gitmedin” dedi.
“İspat Etmezsen Namertsin”
Paksoy; “Bugün gazeteye bir ilan vermişler. ‘99-2004 arası belediye başkanının yapamadıkları’ diye. Ben buradan huzurlarınızda seslenmek istiyorum. 2004’te kendisi neredeydi? Kimi destekliyordu? Kimin projelerini ‘şöyle şöyle yapacak’ diye her tarafa anlatıyordu? Şimdi ne oldu? Şimdi işine gelmedi. Yok, öyle şey, yok öyle şey. Ben, seçim bürosu açılışında şunu söyledim. İftira etmesinler. Çünkü şu anda dahi iftira ediyorlar. Ve aynen gittikleri ev toplantılarında şunu söylüyorlar. Diyorlar ki ‘Sayın Başbakan Paksoy’a 25 trilyon göndermiş, Paksoy yemiş. ‘İspat et. İspat etmezseniz namertsiniz. İspat edin, ben bu belediye başkanlığını bırakırım. Ama ispat etmiyorsanız namertsiniz” dedi.
“Bu Kadar Rezil Siyaset Görmedim”
“‘Şimdi milletvekili diyor ki açıklamasında ‘dinli, imanlı, güzel bir aday bulduk.’” Diyen Abdullah Paksoy; “Ya Allah aşkına bu memlekette bizlerde, aday adayları da dinsiz imansız mı? Din üzerine politika yapılır mı? Bu kadar bilinçsiz seçime giriyorlar, niye iftira atıyorlar? Allah razı olsun sizden. Görüyorsunuz, tüm toplumu birleştiriyoruz. Siyasetimiz, huzurlu bir siyaset, iftira siyaseti değil. İftira attığınız sürece bu kalabalığın uzunluğu meydana kadar gidecek, meydana kadar ve şu anda Ziraat Bankası’nı geçmiş durumda. Öyle görünüyor ki Elbistan’a halkı hizmete ve huzura sahip çıkıyor. 29 Mart’ta da yine sahip çıkacak. İnşallah 29 Mart’ta da hep beraber burada zaferi yaşayacağız. Allah aşkına bırakın bu siyaseti, iftira siyasetini bırakın, sokak siyasetini bırakın. Çünkü Elbistan’ın yönetimine talip olan bir kişi teksas gibi burada kovboyculuk yapamaz. Öncelikle taraftarımıza diyoruz ki sükûnet, 29 Mart’a kadar huzur. Biz bunları istiyoruz. Ama bakıyorum ki 10 Mart’tan sonra dengelerin değiştiğini görünce kendi kendilerine 3 tane de değil, 5 tane. Teksascılık oynuyor, teksascılık. Yarın bunlara belediyeyi emanet ettiğiniz zaman Elbistanlı hemşerilerim ne olacak? Yine tekrarlıyoruz, dürüst siyaset ve huzurlu bir siyaset. İlk günden beri her zaman söylediğimiz bir söz vardır. Hizmetlerimizi eleştirin, şunu yapmadı deyin, bunu yapmadı deyin ama beni bir terörist başına benzetmeyin. Ve dağıttıkları ilanlarda herkesin namusu, haysiyeti, şerefiyle oynamayın. Bu kadar rezil siyaset görmedim. 1999’da, 2004’te seçim meydanlarındaydık bu siyaseti o zamanlarda da görmedim ama 2009 siyaseti, sokak siyaseti. Böyle siyaset olmaz” dedi.
“10 Mart’tan Sonra Kendilerini Kaybetmiş Olarak Gördüler”
Yapılan konuşmalarda her zaman tahriklerin olduğunu söyleyen Paksoy; “Biz ilk seçim büromuzu nereye açmıştık? Baba ocağımıza, kendi baba ocağımıza. Niye orayı terk ettik? Kavgadan uzak durmak için, Elbistan’da huzuru bulmak için, Elbistan’da çocuğundan büyüğüne kadar kimsenin burnu kanamaması için ben baba ocağını terk ettim. Ondan sonra ne oldu? Elbistanlı hemşerilerimize bir kandırma siyaseti uygulamaya başladılar ‘Başbakanımız gelecek, sürpriz paketler açacak.’ Milleti yine kandırdılar mı? Kandırdılar. Uyuttular mı? Daha sonra ne oldu? 10 Mart’tan sonra bir baktık ki kendilerini bir kaybetmiş olarak gördüler ve etrafa yine saldırmaya başladılar, bildiriler dağıttılar, suçsuz insanların namus, şeref, haysiyetiyle oynadılar ve bizleri de sizlerin sevgisini kazanmış, tüm Elbistanlılarımızın sevgisini kazanmış terörist başıyla özdeştirdiler mi? 2 gün önce ne oldu? Teksas siyaseti, kovboyculuk oynamaya çalıştılar? Sizlere yakışır mı yav, bir belediye başkanı adayına kovboyculuk yakışır mı? Seçim atmosferinde yine aynı şekilde 25 trilyon para gönderdi. Gönderseydi de ben Elbistan’a hizmet etseydim, keşke öyle olsaydı da ben Elbistan’a daha çok hizmet etseydim ama yalanların, iftiraların sonu bir türlü gelmiyor. Bununla nereye varacaksınız soruyorum size? Yeter artık bir daha iftira etmeyin” dedi.
“Yiğitsen Seçimden Önce Al”
Yapılan ev toplantılarında da kendisine iftira atıldığını söyleyen Paksoy; “Yaşlı annelerimize, nenelerimize yanlış şeyler söylüyorlar. 10 senedir bu Elbistan beni tanıyor, ben de Elbistan’ı tanıyorum. Bu iftira, kavga, sokak siyaseti uygulamayla bir yere varamazsın kardeşim. Bu benim canım Elbistan’ım dik durur, her zaman dik duracak, 29 Mart’ta da senin karşında dik duracak. Şimdi gençlerimizin, evlatları olan yaşlı amcalarımızın kanına girmeye çalışıyorlar. Diyorlar ki ‘nüfus cüzdanı fotokopilerini getirin sizleri işe alacağım.’ Yiğitsen seçimden önce al, ben belediye başkanlığını bırakayım. Ama, bir bakıyoruz ki, yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor. Başbakan’ın dünkü Çanakkale konuşmasını dinlediniz mi? Ne diyordu? ‘kesnikez işçi sözü yoktu’ diyordu. Sayın Başbakan’ın bu sözüne rağmen adayla milletvekili ne diyor? ‘Mayıs’ta hepinizi işe alacağım.’ Fısıldama siyaseti yalan olur, bir de fısıldama siyaseti çıktı.”
“Hiçbir Suçlamadan Yargılanmadım”
‘Bunlar iftirayı atıyorlar’ diyen Abdullah Paksoy’un konuşması sık sık kalabalık tarafından atılan sloganlarla kesildi. Paksoy; “Ben, 10 sene belediye başkanlığı görevimi yaptım. Yalan söylemiyorum, daha hiçbir davadan yargılanmadım. Hiçbir suçlamadan, hiçbir iftiradan mahkeme kapılarında gün almadım, yargılanmadım, niye yalan söyleyip iftira atıyorsunuz. İktidarda sizdeydi, niye bir şey bulamadınız? Şimdi ‘yedi içti’ diyorlar. Allah aşkına soruyorum. 10 senedir Elbistan’ımız değişti mi? Hizmet yaptık mı? E nerde yedik o zaman? Demek ki, bizden öncekilere hesap sorun, şu anda yanında oturuyor, ona hesap sor sen, benden hesap soracağına yanındakinden hesap sor” dedi.
Abdullah Paksoy son olarak; “Ben bir kişiye teşekkür etmek istiyorum. O da şu anda kendi partimizden değil, bu meydanlarda değil. Rakibimdi, 1999 ve 2004’te rakibimdi, mücadele verdik. Ben ona teşekkür ediyorum. Niye biliyor musunuz? 2009’daki seviyesiz siyaseti izlemediği için ona buradan teşekkür ediyorum. İnşallah, 29 Mart’ta da burada olacağız. Bugünden itibaren hergün burada olacağız. Onlar iftira attıkça bizim kalabalığımız meydanlara ulaşacak. 29 Mart’a kadar kapı” dedi.