Hüseyin Yıldız açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Kendimizle, kentimizle ve doğayla barışık özgürlükçü bir toplum ve geleceği yaratma gücünü ortaya çıkaran bir anlayışla yola çıktık.
Hepimiz biliyoruz ki, ne ayrılık, ne inkâr, ne de kör şiddet politikaları sorunlarımızı çözmez. Türkiye halklarının emekçilerinin bu çözümsüzlük politikalarından bir çıkarı yoktur. Bizce sorunlarımız ortaktır. Çözümü de ortak olmak zorundadır. Çözüm için yerelden başlayarak irademizi ortaya çıkaralım. Çözümün dilini ve pratiğini geliştirelim. Yerci yönetimler toplumun ve siyasetin demokratikleşmesinde önemli bir role sahiptir. Diyalog, hoşgörü, empati gibi sorunların çözümünü geliştirecek temel altyapı taşlarını geliştirmenin belki de başlangıç noktasıdır. Dolayısı ile tercihimiz çözümsüzlük, savaş, rant politikalarına değil, demokrasiye, barışa, özgürlüklere ve çözüme taraftır. Tercihimiz demokrasiden yanadır. Özgürlük ve eşitliğin yeşerdiği gerçek vahadır demokrasi. Rant peşinde olanlar ihale peşinde koşanlar, bu değerlere sahip olamazlar. Yerel yönetimler bu anlayış sahipleri için en iyi rantiye alanlarıdır. Böyle olunca seçim yarışması en iyi hizmeti sunma yarışından çok rantı kapma yarışma dönüyor. Üzerimizde oynanan bu hileli oyuna izin vermeyelim.
Diyoruz ki, Kürt kimliği, Alevilik inancı yaratılan işsizlik gibi gerçekler sorun değildir, ülkemizin önünü tıkayan sorunlarmış gibi gösterilmeye çalışılıyor. Asıl sorun bu ülkeyi yöneten çarpık zihniyet sahipleridir. Çözümsüzlüğü geliştiren, iktidar, saltanat sevdalısı olanlardır asıl sorun. Türkiye'nin işsizi, köylüsü, kürdü, türkü, alevisi, sünnisi, sorun üretmiyor. Bizleri sadece yönetilecek yığınlar olarak görenler asıl sorun yaratanlardır. Diyoruz ki, sürdürülebilir ekonomik kalkınma modelleri ile üretim ve istihdam amaçlı politikaları, kentsel ve bölgesel yerel dinamiklerin katılımı ile gerçekleştirecek, yoksuzluğu ve sefaleti giderecek herkese iş ve gelecek güvencesi sağlayacak bir model geliştireceğiz, coğrafyamızda yaşayan tüm kültürleri sahiplenen evrensel bir anlayışı geliştireceğiz; çok dilli ve çok kültürlü belediyeciliği geliştireceğiz; yerel yönetim anlayışımız özgür belediyecilik ve öz yönetimdir; kadın özgürlüğünü ve özgür kadın bakışını ilke ediniyoruz; gençliğin özgün ve özerk örgütlenmesi toplumsal kurumlaşmamızın güvencesidir; toplumsal ekoloji anlayışımızla yeşil alanları büyüyen bir biçimde planlayarak kentlerin yeni çehresini, insan-doğa ve kır-şehir barışıklığı temelinde oluşturacağız; engelli yurttaşlarımızı kent yaşamının her boyutuna katacağız; herkese ve her yaşa uygun spor alanları oluşturacağız. Ve diyoruz ki eşitliğin ve özgürlüğün adresi DTP’dir. Sorunların tartışılıp, çözümlerin üretileceği adres DTP'dir.
Türküyle-Kürdüyle, Alevisiyle- Sünnisiyle kendi çözümümüzü geliştirme zamanıdır. Ülke gerçekliğine denk çözümler ve çalışmalar için DTP demeliyiz”