Cumhuriyet İlköğretim Okulu Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen konferans, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü İbrahim Uzman’ın Doç. Dr. Orhan Doğan’ın özgeçmişini okudu.
Elbistan Meslek Yüksek Okulu Müdürü Haydar İnce, okul müdürleri ile lise öğrencilerinin katıldığı konferansta söz alan KSÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Doç Dr. Orhan Doğan, son zamanlarda Türk Milleti’nin suçlanamayacak konularda suçlanmaya başlandığını, 6 asırlık Osmanlı İmparatorluğu’nun dahi hükmettiği coğrafyada insanlara din, dil, ırk ayrımı yapmadığını, herkese hoşgörülü bir şekilde davrandığını söyledi.
Doğan; “Ancak geriye doğru baktığımız da bir Bizans, bir Çin, bir Rusya hiçbir şekilde kendisine tabi olan milletleri bu şekilde rahat bırakmamışlardır. Asimilasyon politikalarını din, tarih, kültür konusunda sürekli bir şekilde yönetmiş oldukları milletleri yok etme konusunda hiçbir şekilde Osmanlı’nın uygulamış olduğu o adil düzeni uygulamamışlar, tam tersi, yönettikleri insanları asimile etmişler, emperyal politikaları yönettikleri toplumlar üzerinde uygulamışlardır. Osmanlı, tam tersini yapmış, yönetmiş olduğu insanları sürekli şekilde rahat bırakmış, hoşgörü içerisinde yönetme eğilimi gütmüştür” dedi.
Yılın belli dönemlerinde bir takım kavramların sık sık karşımıza çıkmaya başladığını söyleyen Doğan; “En çok karşılaştığımız kavramlarda bundan 7-8 yıl öncesine kadar özellikle her yıl Nisan ayında ‘Ermeni katliamı, ermeni soykırımı, Türkler Ermenileri katletti’ gibi karşımıza çıkan terimlerle oyalandık durduk. 6 asır süren Osmanlı döneminde ve ondan önce Selçuklu döneminde Ermeniler hoşgörü politikası çerçevesinde yönetilmiş, Osmanlılar tarafından Ermenilere Milet-i Sadıka denilmiş. En üst düzeylere çıkarılmış. Orduda binbaşılık, generallik rütbesine kadar yükseltilmiş, bakanlık verilmiş, en hassas kurumlarda görevler yapmış Ermeniler ve bu görevlerinden dolayı da Millet-i Sadıka gibi önemli bir iltifatla değerlendirilmiş Osmanlılar tarafından.
Ancak ne oldu da bu tür iltifatlar, bu tür güzel işlerden sonra Ermeniler ayaklandı, Ermeniler Osmanlı Devleti’nin aleyhine kışkırtıldı. Ne olduysa maalesef Avrupalı ülkelerin, emperyal güçlerin Osmanlıyı bölüp parçalama politikası çerçevesinde buradaki Ermenileri kışkırtmasıyla oldu. Özellikle Selçuklu döneminde bir Ermeni Tarihçisi Mateus, Ermenilerin Bizans döneminde çekmiş oldukları zulmü, kültürel, sosyal, dini baskıları anlatıyor, aynı zamanda Bizans’tan sonra Selçukluların yönetimine giren Ermenilerin Selçuklu yönetiminde nasıl adil düzen içerisinde, eşitlik içerisinde, dini, kültürel ve sosyal baskı uygulanmadan yönetildiğini anlatıyor. Fatih Sultan Mehmet döneminde de aynı şekilde olmuştur. Ermenilerin ibadetlerini özgürce yapabilmesi için çok önemli kuruluşların açılmasını imza atmıştır Fatih Sultan Mehmet.
Yani yönetmiş olduğu topluma bu kadar hassas davranan Türk Devlet Adamları nasıl oldu da dünya kamuoyunda ‘Ermenileri katlettiler’ şeklinde değerlendirildiler. Osmanlı, bir Trablusgarp harbi yaşadı, bir balkan faciası yaşadı, hemen arkasından birinci dünya harbi oldu 1914-1918 yılları arasında. İşte ne olduysa 1914-1918 yılları sürencinde oldu. Bu süreç içerisinde Osmanlı farklı cephelerde savaşırken, Rusların Ermenileri örgütlemesi ve yine Ermeni komitelerinin o bölge oturan Ermenileri örgütleyerek Osmanlı Devleti’ne mensup Osmanlı insanını Van’da, Erzurum’da, Sarıkamış’ta, Maraş’ta katletme yolu denediler. ‘Rahat yaşamak istiyorsan, rahat uyumak istiyorsan, bir devlete sahip olmak istiyorsan önce kendi komşunu öldür’ şeklinde Ermeniler yabancı emparyel güçler tarafından maalesef kışkırtıldı, bir maşa olarak kullanıldı” dedi.