Elbistan’ın Sesi Gazetesi Kurucusu Gazeteci Mehmet Göçer, 13 Haziran 2008 tarihinde Anakara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açmış olduğu 20 bin TL’lik tazminat davasının ilk duruşması 26 Şubat 2009 tarihinde Ankara Adliyesi’nde görüldü.
28 Kasım 1997 tarihinde Ankara’ya giden 130 kişilik bir Elbistan heyetine Elbistan İlçesi’nin il olacağı sözünü verdiği ve daha sonra verdikleri sözü tutmadıkları gerekçesiyle haklarında 10’ar bin TL’lik maddi ve manevi tazminat davası açılan Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Eski Başbakan Mesut Yılmaz ilk duruşmaya katılmazken, duruşmada davacı gazeteci Mehmet Göçer ile davalılardan Süleyman Demirel’in avukatı M.Sadık Avundukoğlu katıldı.
Duruşmada söz alan davacı Gazeteci Mehmet Göçer, 28 Kasım 1997 tarihinde yapılan ziyareti 2 Aralık 1997 tarihili gazetesinde Elbistan halkına ‘Elbistan’ı İl Yapacağız, Ovanızı Sulayacağız’ başlıklı manşet haberiyle duyurduğunu, verilen il ve barajlar sözünün Süleyman Demirel ve Mesut Yılmaz tarafından yerine getirilmediğini belirtti. Demirel ve Yılmaz’ın verdikleri sözleri yerine getirmedikleri için yalan söylediklerini ifade eden Göçer; “önceki dilekçemde de belirttiğim gibi, bu iki şahsiyet devletimizi yöneten kişilerdir. Devlet vatandaşına yalan söylemez. Bu zat- ı muhteremler ise dosyamda mevcut 2 Aralık 1997 tarih ve 3262 sayılı Elbistanın Sesi Gazetesinde belirtildiği gibi Elbistan'ı il yapacakları ve yurdumuzun dördüncü büyük ovası olan Elbistan- Afşin Ovası'nı da sulayacakları sözünü vermişlerdir. Verdikleri söz ise yerine gelmediği için yalan söylemiş olmaktadırlar. Dosyadaki gazetemin manşetinde yer alan: " Elbistan' ı il yapacağız, Ovanızı da sulayacağız." cümlelerinden dolayı alay konusu oldum. Hangi bir topluma varsam bir kahkaha atarak " Aha Elbistan' ı il yapacak, ovayı da sulayacak olan gazeteci geldi." diye alay etmektedirler. Bu durum; benim son derece onurumu ve şerefimi zedelemekte olduğu için bu davayı açmış bulunuyorum. Yoksa, bu zat-ı muhteremlerle benim şahsi bir mücadelem olmamıştır, olamaz da” derken, Mesut Yılmaz’ın adresini tespit edemediğini, duruşmaya katılmayan Süleyman Demirel’in ise gıyabında karar verilerek 20 bin TL’lik tazminatın taraflardan tahsil edilerek masrafları düşüldükten sonra kalan miktarın Mehmetçik Vakfı’nın Ziraat Bankası’ndaki hesap numarasına yatırılmasını talep etti.
Duruşmaya katılan Süleyman Demirel’in avukatı M.Sadık Avundukoğlu ise müvekkili Süleyman Demirel aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının hiçbir hukuki dayanağı olmadığını belirtirken, davalı olan Demirel ve Yılmaz’ın bulundukları makam gereği vermiş oldukları sözlerin konuya destek olmak mahiyetinde verilmiş olduğu sözler olduğunu söyledi. Avundukoğlu; “ İddiaya göre, müvekkilimizin bir Cumhurbaşkanı olarak davacının da içinde bulunduğu heyeti makamına kabul edip sorunlarını dinlemesi ve kendilerine ilgi göstermesi, sohbet anında Elbistan'ın il olması hakkındaki sözler, eğer davacının dilekçesinde belirttiği şekilde kabul edilse dahi, konuya açık bir destekten ibarettir.
Dava dilekçesinde belirtilen sulama gibi diğer işler de, Devletin ilgili Bakanlık ve birimlerini ilgilendirmektedir. Davacının bu davayı açmaktaki gayesi, gerek kendi gazetesine ve gerekse basına haber yapmaktan ibarettir. Maalesef böyle bir konuda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nı, Türkiye Cumhuriyeti Adaletini kullanmakta bir beis görmemektedir. Arz edildiği üzere, hukuki dayanağı olmayan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ederiz” dedi.
Her iki tarafı dinleyen mahkeme ise davayı 12 Mayıs 2009 tarihine erteledi.
Dava sonrasında bir değerlendirme yapan Gazeteci Mehmet Göçer, davayı açmanın ana sebebinin Elbistan’ın il olmasını ve barajların yapılmasını engelleyenlere bir gönderme yapmak olduğunu söyledi.