Hastalığı bulaşma yolları ve belirtileri hakkında bilgi veren Dr. Küçük, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Hastalık insanlara kenelerin ısırması veya kenelerle temas sonucu bulaşır; evcil hayvanlara da kenelerin ısırması ile bulaşabilmektedir. Ancak, hastalık hayvanlarda belirtisiz seyrederken insanlarda öldürücü olabilmektedir. Yaban kemirici hayvanlar, kuşlar ve keneler hastalığın doğadaki devamlılığını sağlayan canlılardır. Keneler beslenmek için bu hayvanlardan kan emerler; kan emme sırasında aldıkları, virüsü vücutlarında çoğaltırlar ve insanlardan kan emerken bulaştırırlar. Hastalık kene ısırmasının yanı sıra, vücudunda virüs bulunan hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya diğer dokularına temas etmekle bulaşabildiği gibi bu hastalığa yakalanmış insanların kan veya vücut sıvılarına temas sonucu da bulaşma olabilmektedir. “Hastalık ateş, ani başlayan baş ağrısı, kas ağrısı, kırıklık, halsizlik ve belirgin iştahsızlıkla başlar; bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi şikâyetler de görülebilir. İlk günlerde, yüzde ve göğüste kızarmalar ile gözlerde kanlanmalar ortaya çıkabilir. Göğüs ve karından başlamak üzere vücuda yayılan küçük nokta şeklinde kanamalar olabilir ve bu kanamalar büyüyerek vücuda yayılabilir. Burun ve dişeti kanamaları gibi vücudun değişik yerlerinde kanamalar da olabilir. Kene tarafından ısırılma veya kene ile temas sonucu virüsün alınmasını müteakiben hastalığın belirtileri genellikle 1-3 günde ortaya çıkar; bu sure en fazla 9 gün olabilmektedir. Hasta insan veya hayvanlara ait kan, vücut sıvıları veya diğer dokulara doğrudan temas sonucu meydana gelen bulaşmalarda hastalığın belirtilerinin ortaya çıkma süresi 5-6 gündür; bu süre de en fazla 13 gün kadar olabilmektedir. Hastalık, çoğunlukla bulaştırıcı kenelerin aktif olduğu bahar ve yaz aylarında ortaya çıkabilmektedir. Ülkemizin coğrafik yapısı ve iklimi kenelerin yaşamaları için uygun bir yapıya sahiptir. Bu sebeple hastalık, özellikle hayvancılığın yapıldığı; nemin, çalı ve çırpılı alanlar ile gür otlakların bulunduğu yerler başta olmak üzere, ülkemizin her yerinde görülebilir. Yukarıdaki belirtilerin görülmesi ve hastalıktan kuşkulandıracak bir durumun bulunması halinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurulursa, hastalığın teşhis ve tedavisi için gerekenler yapılabilmektedir”
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığından korunma yollarını hakkında da bilgi veren anlatan Dr. Murat Küçük, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Hayvanlarda kene mücadelesi yapılmalıdır. Hayvan barınakları kenelere karşı ilaçlanmalı, barınakların duvarları sıvanmalı ve badanaları yapılarak kenelerin buralarda yaşamaları engellenmelidir. Hayvanların ve insanların kanlarına veya diğer vücut sıvılarına eldivensiz temas edilmemelidir. Hayvan barınaklarına girdikten veya hayvanlarla temastan sonra, vücut kene yönünden muayene edilmeli, kene varsa uzaklaştırmalıdır. Çalı, çırpı, su kenarı veya gür otların bulunduğu alanlara piknik veya başka bir amaçla gidilmesi gerektiğinde pantolon paçaları çorap içine alınmalı ve dönüşte mutlaka vücut kene yönünden kontrol edilmeli, kene varsa uygun bir şekilde uzaklaştırılmalıdır. Bu tür yerlere gidildiğinde mümkünse çizme giyilmelidir. Keneler vücuttan uzaklaştırılırken kopartılmamalı, bir cımbızla, kenenin vücuda yapıştığı kısmından tutulup çivi çıkarır gibi sağa sola oynatılarak çıkarılmalıdır. Keneler, kesinlikle elle öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla, kenelerin üzerine sigara basmak veya kolonya ve gazyağı dökmek gibi yöntemlere başvurulmamalıdır. Bu uygulamalar, kenelerin kusmasına sebep olabileceğinden, kusmuktaki virüsler, kenenin kan emmek için ısırdığı yerden vücuda girebilirler. Kenelerin yaşama alanlarında bulunabilecek kişiler, repellent olarak bilinen böceksavar ilaçları vücutlarına sürerek veya elbiselerine emdirerek kullanabilirler. Hasta olan kişilerin kullandığı malzemeler ve tuvaletler, çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.”