Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Elbistan Şubesi’nde düzenlenen programda dile getirilen deyişler ve mersiyelerle hüzün ve yas bir kez daha yaşanırken, programda konuşma yapan Şube Başkanı Ali Rıza Cimikoğlu, Cemevlerinin ibadethane statüsü kazanmasının tek istekleri olduğunu dile getirdi.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Elbistan Şubesi’nde düzenlenen aşure programına Alevi kanaat önderleri İbrahim Erzincan ve Abuzer Erdoğan ile Muharrem ayının hüznünü ve matemini birlikte yaşamak isteyen binlerce kişi katıldı.
Programa; Elbistan Kaymakamı Tuncay Akkoyun, AK Parti Elbistan İlçe Başkanı Yunus Kaan Kısaca ile yönetim kurulu üyeleri, CHP Elbistan İlçe Başkanı Naci Göçmen, MHP Elbistan Belediye Başkan Adayı Abdullah Paksoy, Bakış Belediye Başkanı Kamber Yurdakurban, Doğan Belediye Başkanı ve Elbistan Belediye Başkan Aday Adayı Cengiz Mezdeği, Demircilik Belediye Başkanı Ali Ekber Tepe, Akbayır Belediye Başkanı Tahsin Öztunç, Izgın Belediye Başkanı Ömer Çolak, İğde Belediye Başkanı Hüseyin Marangoz, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Elbistan Şubesi tarafından 10 bin kişilik aşurenin dağıtıldığı anlamlı buluşmada Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Elbistan Şube Başkanı Ali Rıza Cimikoğlu, yaptığı konuşmasında şunları söyledi: “Muharrem ayında matem tutmak adaletten, haktan ve şereften yana olmaktır. Cemevlerimizde doya doya, içimize sindire sindire gönül rahatlığıyla ibadet yapmak istiyoruz.”
Konuşmasının devamında Cimikoğlu, şu ifadeleri kullandı: “680 yılında Ninova yakınlarında Kerbala denilen yerde mazlum ile zalimin bir savaşı oldu. Mazlum Hz. Hüseyin inancından, dürüstlüğünden taviz vermeyen, dedesi Hz. Muhammed ve babası Hz. Ali’nin yolunu takip ettiği için zalim Yezid tarafından Ehl-i Beyt soyuna karşı bir katliam yapıldı. Biz Aleviler 1333 yıldan beri o mübareklerin çocukların, bebeklerin, kadınların ve erkeklerin yaşadığı acıyı yaşayarak yas tutuyoruz. O insanlara karşı vefa borcumuzu ödemek için yas-ı matem tutuyoruz. Onlara yapılan zalimlikleri kınamakla böylesi olayların bir daha yaşanmamasını diliyoruz. Hz. Hüseyin gibi ilkelerinden ve inançlarından taviz vermedikleri için onlarca masum hançerlendi. Nesimi yüzüldü, Pir Sultan şah dediği için asıldı. Biz Aleviler insanlığın dertlerine ortak olduğumuz zamanı geldi Kürt olduk, zamanı geldi Türk olduk, zamanı geldi Ermeni olduk, solcu olduk, sağcı olduk, milliyetçi olduk, cumhuriyetçi olduk ama hiçbir zaman kendimiz olamadık. Alevi olamadık. Biz Alevi olarak inancımızı öğrenelim ve öğretelim. Kendimiz olalım. İbadet yerlerimize sahip çıkıp, o ibadet yerlerimizi yaşatalım. Aleviliğimizi yaşamın her alanında korkmadan, ezilmeden, içimiz burkulmadan göğsümüzü gere gere söyleyelim. Bizim tarih boyunca hiçbir zaman eğri bir tarafımız olmadı; olmayacak da. Hala bizi idare eden devlet büyüklerimiz şaşalı otellerde oruç açıyorlar. Şaşalı mekânlarda aşure dağıtıyorlar. Şu gördüğünüz mekânda hala içimiz burkuluyor ve acıyor. İnancımızı doya doya yaşayamıyoruz. Aşuremizi doya doya yiyemiyoruz. Çünkü ibadet yaptığımız yer yasal değil. Cemevlerimiz yasallaşsın. Tek istediğimiz budur. Cemevlerimizde doya doya, içimize sindire sindire gönül rahatlığıyla ibadet yapmak istiyoruz. Tüm tuttuğunuz oruçları Allah kabul etsin.”