Teknoloji geliştirme ve kullanma yeteneğinin günümüzde insan kaynakları açısından en önemli değer haline geldiğini de ifade eden TPB Genel Başkanı Pakdil, “Dünyada pazarların daralması ile ciddi bir rekabet ortamı ortaya çıkmıştır. Son yıllarda bu rekabet ortamında en belirleyici unsur kalite olarak ortaya çıkmıştır. Biz bu bilinç ile çocuklarımızı, gençlerimizi geleceği hazırlama gibi bir mecburiyetimiz bulunmaktadır. Bunu yapmadığımız zaman uluslararası arenada kendimize yer bulamayız” dedi.
Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı Nevzat Pakdil, tüketicinin korunmasında ve sanayinin gelişmesinde kalitenin son derece önemli olduğunu belirterek, "Kaliteyi yakaladığımız sürece hem iç pazarda hem de uluslararası pazarda kendimize yer buluruz. Bunun yolu da müşteri memnuniyetinden geçer. Müşterisini memnun eden işletmeler yıllara meydan okuyarak ayakta kalır. Müşterisini memnun edemeyen işletmeler ise her an batma tehlikesi ile karşı karşıyadır" dedi.
Hayatın her aşamasında kalite kavramının çok önemli bir noktaya geldiğini ifade eden Nevzat Pakdil, “Türkiye hızlı gelişme sürecini destekleyecek genç ve dinamik bir nüfus yapısına sahiptir. Önümüzdeki yıllarda nüfus dinamiklerinin sunduğu fırsattan en yüksek düzeyde yararlanmak amacıyla işgücüne katılımın artırılması, eğitimin niceliksel ve özellikle niteliksel yapısının geliştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, işgücü piyasasının ihtiyaçlarıyla uyumlu eğitim politikalarına da gerek duyulmaktadır. Şu anda sanayicilerimiz özellikle ara eleman konusunda ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Beşeri sermayenin geliştirilmesine yönelik bu politikaların yanı sıra uygun çalışma ortamı sağlanarak üstün nitelikli insan gücünün ülkemize çekilmesi, büyümeye doğrudan katkı sağlayacağı gibi, teknoloji geliştirme yeteneği ve kurumsal kalite alanlarına da önemli girdi sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
Tüketici hakkının bir insan hakkı olduğunu söyleyen Kemal Ertuğrul Öztürk, tüketicilerin korunması hususunda azami hassasiyet gösterilmesi gerektiğini ifade etti. Öztürk, “Her toplumun yazılı kurallarının yanı sıra, o topluma mahsus kültürünü oluşturan örf, âdet ve değerleri vardır. Bu kültür unsurlarından insan ilişkilerinde en önde olan kültür unsuru, değerler manzumesidir. Toplum hayatında herkeste var olan veya toplumun her ferdinde bu insanî değerlerin var olması; vasatı, normali ve geneli ifade ettiği kabul edilir. Değerler, aynı zamanda toplumun hassasiyet gösterdiği, genel gözetimi altında bulundurduğu hususlardır. Genel kabule uymayan davranışlar içinde bulunan fertler, çevrelerince yadırganır. Toplumun caydırıcı baskısı karşısında kalan fert, davranışlarını kabul edilebilir bir seviyede tutmaya gayret eder. Ancak, bu durum hayat akışının hızlı olduğu büyük kentlerde maalesef böyle olmamaktadır. Çünkü birbirleriyle geçmişte veya hâlihazırda paylaştığı hiçbir konusu bulunmayan insanlar bir arada yaşamaktadırlar. Hatta genellikle aynı yerde uzun süre kalınamadığı için, insanlar üzerinde özellikle etkisi olan aile hatırı oluşmamakta, ikinci nesle aktarılma imkânı olmayan geçici ilişkilerden ibaret apartman hayatı ile zorlukla kurulan dostlukların bile, gereğince sürdürülebilmesi her zaman mümkün olamamaktadır” dedi.