İktidara geldiği ilk günden itibaren kendi siyasal-ideolojik çizgileri dışındaki her düşünce ve eylemi tehdit olarak gören Başbakan, açıkladığı "Demokratikleşme Paketi" ile geçmişteki "ileri demokrasi" pratiklerinin ötesine geçmeyen değişiklikleri kamuoyuna açıklamıştır.
Demokrasinin en temel göstergelerinden olan basın, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün bu pakette yer almaması, üstelik basın toplantısında antidemokratik bir uygulama sergileyerek, bazı muhalif gazete ve televizyonların alınmaması, demokrasiye gölge düşürdüğü gibi paketin inandırıcılığını daha baştan ortadan kaldırmıştır.
Seçim barajından siyasi partilere hazine yardımına, siyasi parti kanununda yapılan çeşitli düzenlemelerden, kamuda başörtüsü yasağının kaldırılmasına, kişisel verilerin korunmasından kent ve köylerin eski adlarının verilmesine kadar çeşitli alanlarda kısmi düzenlemeler getiren paketten eğitim alanının ihtiyaçlarına ilişkin hiçbir şey çıkmamıştır.
“Demokrasi makyaj tutmaz”
"Demokratikleşme Paketi"nin genel olarak içeriğine bakıldığında, yıllardır çözüm bekleyen sorunlara kalıcı çözümler getirmek bir yana; ülkenin temel demokrasi sorunlarının yanına bile yaklaşamadığı görülmektedir. Pakette, ülkenin demokratikleşmesi bakımından olmazsa olmaz önemde olan laiklik, kadınların eşitlik talepleri, Kürt sorunu, Alevilerin eşit yurttaşlık talepleri, örgütlenme, ifade ve basın özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlüklere ilişkin ilerici bir yaklaşım görmek mümkün değildir.
Başbakan`ın açıkladığı "Demokratikleşme Paketi", Gezi direnişi ve ardından gelişen toplumsal muhalefeti bastırmak için kullanılan şiddet ve saldırılarla yıpranmış olan iktidarın otoriter, baskıcı ve anti demokratik görüntüsünü düzeltmek için yapılmış bir makyaj olmaktan öteye gitmemiştir.
Önemli olan sadece "klavyeye özgürlük" değil; tutsak gazetecilerin serbest bırakılmasıdır
Başbakan Erdoğan, "q, w, x harflerinin kullanımını serbest bırakıyoruz, bir nevi klavyelere özgürlük getiriyoruz" sözüyle tüm toplumla resmen alay etmiştir. Türkiye`nin sorunu klavyelerin değil, halkın doğru haber alma özgürlüğünü savunan gazetecilerin özgür olmasıdır. Bu harflerin kullanımının serbest bırakılmasından ziyade o harfler kullanılarak yazılan haberlerin, yapılan yorumların cezalandırılmaması çok daha önemlidir. AKP`nin bilmesi gereken, üç harfin yasağını kaldırmak klavyeye özgürlük sağlamaz.
Anadilinde eğitim haktır para ile alınıp satılamaz
Adı "demokratikleşme" olan bu pakette, dünyanın her yerinde temel bir insan hakkı ve eğitim biliminin öncelikli ilkesi olarak kabul edilen anadilinde eğitimin, sadece parası olanlar için bir "fırsat" olarak değerlendirilmiş olması kabul edilemez bir durumdur. Başbakan`ın, "özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilmesi, farklı dil ve lehçelerde özel eğitim kurumları açılabileceğini" açıklaması, evrensel bir hak olan anadilinde eğitim hakkı yerine sadece parası olanların yararlanabileceği bir düzenleme yaparak, anadilinde eğitim sorunun daha da derinleşmesine neden olacaktır. İktidar bir kez daha en temel insan hakkı ve eğitim biliminin gereği olan anadilinde eğitim talebini görmezden gelmiş, kamusal bir hak olarak hayata geçirilmesi gereken anadilinde eğitimi piyasa ile birlikte tanımlamaya kalkmıştır. Bu demokratikleşme değil, piyasalaştırma ve yok sayma adımıdır.