Cumhuriyet Meydanı'nda bulunan Atatürk Anıtına çelenklerin konulması, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunması ile törenler başladı.
Elbistan İlçe Jandarma Komutanlığı personelinden Jandarma Teğmen Mümtaz Çetin günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı.
Jandarma Teğmen Mümtaz Çetin yaptığı konuşmada;
“Bugün aralıksız 7 yıl savaşarak, yorgun ve yoksul düşen bir ulusun, kendine hayat hakkı tanımak istemeyen, batı tekniğinin bütün imkanları ile silahlandırılmış, sayıca üstün zalim düşmanını inanılmayacak kadar kısa bir süre içinde yok ettiği, 30 Ağustos Zaferi'nin 91. yıl dönümünü kutluyoruz. Mazisi, şan ve şerefle dolu olan Türk milleti için, Ağustos ayı ayrı bir anlam taşır. Ağustos ayları, Türk'ün zafer marşları ile şenlendiği, sefer türkülerinin dinlendiği, milli heyecanın dorukta olduğu aylardır. Bu ay, 1071 Malazgirt zaferi ile başlayıp 1922 Dumlupınar zaferi ile taçlanan bir zaferler demetidir. 91 yıl önce bugün Türk tarihine Dünya'da ender rastlanan, bir zafer daha eklenmiştir. Türk'ün son kalesi olan Anadolu, 1. Dünya Savaşı'nda müttefiklerimizin mağlubiyeti ile yenik sayılan Türk milletinin elinden alınmak istenmiştir. Asırlarca hürriyet ve istiklalin timsali olan bu yüce millet, öz yurdundan mahkûm edilerek, tarihe gömülmek isteniyordu. Elbette böylesine haksız bir hüküm kabul edilemezdi. Düşman gemileri İstanbul açıklarında demirlediğinde, Mustafa Kemal yaverine “geldikleri gibi giderler” sözü ile kesin kararlılığını açık bir şekilde dile getiriyordu. Milletin karşı koymasına rağmen, düşmanların zorla kabul ettirdiği Mondros Ateşkes Antlaşması, Türk milletini kendi öz yurdunda esarete itiyordu. Milletin benliğinde görülen birlik ve beraberliğin, planlı bir şekilde yürütülmesini üstlenen büyük önder Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı, Samsun'dan Anadolu'ya geçerek halkı milli mücadeleye çağırdı. Artık Türk milleti atasının emri ile zafere koşuyordu. Afyon yaylası belli belirsiz aydınlanırken, aniden top sesleri duyuldu ve bütün cepheye yayıldı, tarihler 26 ağustos 1922 cumartesi gününü, saatler 4:30'u gösteriyordu, saat 06:00'ya doğru topçular ateşlerini daha gerideki hedeflere kaydırırken, süngü takmış Türk piyadelerinin hücuma kalktığı görüldü, şimdi top seslerine makineli tüfek ve tüfek sesleri de karışmaya başlamıştı, derinden derine 'Allah Allah' nidaları duyuluyordu, sıra artık Mehmet'indi. Mehmetçik iyice ağaran tan kızıllığında dalgalar halinde hedefe atılıyordu, düşman mevzileri önünde toz, toprak, tutuşan çalı dumanları arasında parlayan süngüleri, her dakika biraz daha ileride görülüyordu. 27, 28 ve 29 Ağustos'ta aynı şiddetle devam eden muharebeler Yunan kuvvetlerinin Dumlupınar bölgesinde kuşatılması ile sonuçlandırıldı. 30 Ağustos günü; 5 yunan tümeni ile 2 kolordu karargahı 5-6 kilometre çapında dar bir alana sıkıştırılmış, zayıf kurtuluş ümidi ile çırpınıp duruyordu, fakat onu saran demir çember, her taraftan her geçen dakika biraz daha acı bir kuvvetle sıkıştırıp ezmekteydi, aynı gece Yunan ordusunun cephedeki 12 tümeninden 5'i, büyük kısmı ile yok edildi, kalanlar ise bütün ağır silah, araç ve gereçlerini atarak canını kurtarmak için, darma dağınık bir şekilde İzmir istikametine doğru kaçmaya başladı. Her şeyini bırakarak hızla batıya doğru çekilmeyi deneyen perişan, bitkin, dağınık yunan ordusu ile onlarla işbirliği yapan, Türk halkını sistematik olarak yok eden, on binlerin çok üzerindeki Rum'da, Türk'ün önünde denize doğru kaçıyordu. Büyük taarruz; topyekûn aynı iman ve heyecanla yürüyen bir toplumun kavuştuğu mutlu son ve gerçek imanı elde eden bir toplumun, Dünya'ya meydan okuyacağının göstergesidir. Büyük taarruz; milli hedefleri belirlenmiş, bu hedefler istikametinde eğitilmiş, birlik ve beraberlik içerisindeki bir milletin zaferinin ifadesidir. Aziz milletimizin; tarih boyunca sahip olduğu üstün moral gücünün, vatanseverlik ruhunun ve hürriyet içinde yaşama azminin ve kararlılığının, canlı bir ifadesidir. 30 Ağustos; zaferler silsilesinin, en yeni ve en muhteşem halkası olmuştur. 30 Ağustos'ta kahraman Türk ordusu, bütün Dünya'ya birlik ve beraberlik içinde olduğunu, Türk'ün asla esir edilemeyeceğini, tüm Dünya'ya haykırmıştır. Şurası hiç unutulmamalıdır ki; Türk silahlı kuvvetleri; milli varlığımıza yönelik her türlü tehdide karşı 30 ağustos 1922'de olduğu gibi mücadelesini sürdürecektir. Şan ve şöhret sevdasına düşmeksizin Dünya'ya nizam vermiş olan ecdadımızın Malazgirt, Niğbolu, Çanakkale, Sakarya, İnönü ve Dumlupınar'da bu vatan uğruna toprağa düşerek destanlaşan yüce şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin önünde saygıyla eğiliyoruz.” dedi.
Jandarma Teğmen Mümtaz Çetin’in yaptığı konuşmanın ardından öğrenciler tarafından günün anlam ve önemini anlatan şiirler okundu.
Düzenlenen törenin ardından Belediyesi Sosyal Tesislerinde, Elbistan Kaymakamı Tuncay Akkoyun, Garnizon Komutanı Kurmay Binbaşı İbrahim Yazıcı, Belediye Başkan Vekili Baba Çatalkaya tebrikleri kabul etti.