Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, Kahramanmaraş’ın Göksun ve Ekinözü ilçelerinde incelemelerde bulundu ve açılışlar yaptı.
Suriye’de kullanılan kimyasal silah sonrasında 1300 sivilin ölmesini bir vahşet olarak değerlendiren Pakdil, “Şu anda küresel güçler egemenlik savaşı yapıyorlar. Bu savaşın mağdurları, kaybedenleri, acı çekenleri ise masum insanlardır. Bebeklerin, ihtiyarların, kadınların, çocukların öldüğü dünyada güç olma, etkin olma mücadelesinin hiçbir anlamı yoktur. Zulüm üzerine kurulan bir iktidar ve egemenlik alanı ne kadar abad olabilir, ne kadar insanlığa fayda sağlar? Suriye’de insanlar ölürken, Birleşmiş Milletlerde, denge savaşı yapılıyor. Bunun mantığını anlamak mümkün değildir. İnsanlık ölüyor, dünya seyrediyor” şeklinde konuştu.
Esed güçlerinin Şam'ın Doğu Guta banliyösüne düzenlediği ve kimyasal silahların da kullanıldığı bildirilen saldırılarda 1300 civarında insanın öldüğünü, bu vahşeti, bu katliamı kınadıklarını ifade eden Türk Parlamenterler Birliği (TPB) Genel Başkanı ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Nevzat Pakdil, “Kimyasal silah kullanımı uluslar arası anlaşmalarla yasaklanmış durumdadır. Çok miktarda hardal gazı ve sinir gazı stoğuna sahip olduğu düşünülen Suriye, kimyasal silah kullanımını yasaklayan Uluslararası Kimyasal Silah Anlaşması'na imza atmayan birkaç ülkeden birisidir. Bu bir bakıma (ben gerektiğinde kimyasal silah kullanırım) anlamına da gelir. Suriye, Mısır’da yapılan darbe ve sonrasında yapılan katliamlarla cesaret bulmuş gibi gözüküyor. İki yıldır süren iç savaşta kimyasal silahların da kullanılmaya başlanması insanlık dramında gelinen noktayı bize göstermektedir. Uluslar arası anlaşmalar sonrasında kimyasal silah stoğu ile ilgili bildirim mecburiyeti vardır. Dünyada 70 bin ton kimyasal silah varlığı biliniyor. Bu stoğun yüzde 95’i ABD ve Rusya’da bulunuyor. 2003 yılından bu yana kimyasal silahların yüzde 11’nin imha edildiği düşünülüyor. Bunları da düşündüğünüzde küresel güçlerin bu tür insanlık dramlarını seyretmesinin sebebi de anlaşılabiliyor” diye konuştu.
Birleşmiş Milletlerin, Suriye’de olup bitenler sonunda bir kınama metni bile ortaya koymadan sadece “derin kaygı” ifadesi ile toplanıp dağılmasının BM acziyetini gösterdiği sözlerine ekleyen Nevzat Pakdil, “Bazı ülkeler Birleşmiş Milletlere, kimyasal silah kullanıldığı iddialarını acil olarak soruşturulmasını talep ediyor. Fakat bunun da yapılması bile mümkün gözükmüyor. Çünkü bunun yapılabilmesi için güvenlik şartı isteniyor. Şu anda Suriye’de güvenlik şartının uygulanması mümkün gözükmüyor. Zaten Şam yönetimi de güvenlik konusunda uluslar arası gözlemcileri güvence vermiyor. Yani dünya barışı için kurulan Birleşmiş Milletlerin bu yapısı ile başarılı olma şansı bulunmuyor. Sadece küresel güçlerin sahne oyunun oynandığı bir platform olarak kalmaya devam eder. İnsanlıkla birlikte, insanlık onuru da ölüyor. Mısır’da insanlar ölüyor, dünya seyrediyor. Suriye’de insanlar ölüyor, dünya seyrediyor. Ölenler Müslümanlar olunca herkes susuyor. Dünya kılını bile kıpırdatmıyor. Körfez savaşına petrole bulanan bir karabatak kuşunu herkesin yüreği sızladı. Batı bu fotoğraftan yola çıkarak propagandalar yaptılar. Fakat Suriye’de çocuklar, kadınlar, ihtiyarlar kimyasal silahların kullanılması sebebiyle ölüyorlar. Cesetler meydanlarda, depolarda toplanıyor, kimsenin yüreği sızlamıyor. Bu manzaraya kimsenin sesi çıkmasa bile, bizim sesimiz çıkar. Bu durumu telin ediyorum” dedi.