Memleketi Kahramanmaraş’ın Afşin İlçesi’ne bağlı Ağcaşar Köyü’nde yaz tatilini geçiren Dünya Ehlibeyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun hemşerileriyle biraraya gelerek sohbet etti.
Altun, 12 Eylül olaylarının Türkiye'yi ne kadar geriye götürdüğünü çok iyi bildiklerini, son dönemde yaşanan gelişmelerle çok iyi mesafelerin alındığını söyledi.
"Militarist vesayetin beli kırıldı" diyen Altun, şöyle konuştu:
"Yani bu millet kendi imkanlarıyla, kendi olanaklarıyla sizleri besleyecek, sizleri kendi güvenliği için kurumlaştıracak ve o kurumu aç sefil kalarak ayakta tutacak fakat siz geleceksiniz demokrasiyi, TBMM'yi ve devleti yıkarak kendinizi kurtarıcı olarak göstereceksiniz. Ondan sonra düşünceyi, inancı, din ve vicdan hürriyetini yasaklayacaksınız. Bunlar korkunç bir şey ve Türkiye geçmişte bunları yaşadı."
Altun, 27 Mayıs ve 12 Mart'ı yaşadığını, 12 Mart döneminde 4 kitabının yasaklandığını vurgulayarak, "Bizler ilmi çalışmalarımızdan dolayı gözaltına alındık, sürgünler yaşadık" diye konuştu.
Darbe dönemlerinde düşünen insanların yok edildiğini, muhabbetin, okumanın ve bilimin yasaklandığını aktaran Altun, "12 Eylül olaylarının Türkiye'yi ne kadar geriye götürdüğünü çok iyi biliyoruz. Bilge toplum olma yolundaki bütün çalışmalar bir şalter indirilerek yok edildi" ifadesini kullandı.
"Darbeler olmasıydı..."
Altun, bir insanın hakkının, hukukunun ve inançlarının elinden alınmasıyla esir duruma düştüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Biz ülkemizde bu darbeler yüzünden esir hayatı yaşadık. Bunlar 50 yıl önce yaşanmasaydı, bugün Türkiye kültür düzeyinde çok üst seviyede olurdu. Darbeler olmasıydı, bugünkü milli gelirimizin birkaç misli gelir seviyesine ulaşırdık. Sosyal, kültürel her alanda milleti geriye götüren olayların bir daha yaşanmaması gereklidir."
Altun, İslam coğrafyasındaki Müslümanlar arasında mezhep çatışması ve birçok ayrılıklar yaratılarak savaş çıkartmaya çalışıldığını, emperyalist güçlerin bu oyunlarını bozmak için herkesin iç ve dış politikada çok doğru düşünmesi gerektiğini vurguladı.
Çözüm süreci
Altun, bugüne kadar kangren olan sorunların basıtırılarak yok sayıldığını, bu nedenle çözüm sürecini desteklediklerini anlattı. Süreci desteklemeyenleri de eleştiren Altun, şöyle konuştu:
"Çözüm sürecini canı gönülden destekliyoruz. Sorunlar çözüm süreciyle ortadan kaldırılmaya çalışılmakta. Barışın, kardeşliğin, demokratik hakların en iyi şekilde verilmesi ve barışın sağlanması geleceğimizin kurtuluşudur. Buna karşı direnenler bu ülkeye yanlış yapanlardır. Bugün bu açılımlarla demokratik çözümler geç kalınmış ve bugün bunları çok büyük şans olarak görüyoruz. Türkiye bunlarla daha çağdaş ve demokratik ülkeler düzeyinde olacak."
"Hakkaniyet içinde ceza almaları gerekiyor"
Altun, 1990'dan 2000 yılına kadar Türkiye'de 20 bin faili meçhul cinayet ve işkence yaşandığını savundu.
Bu dönemde ekonomik krizlerle ülkenin daha da geriye gittiğini, derin güçlerin Türkiye'ye bu zaman kadar göz açtırmadığını ifade eden Altun, şunları kaydetti:
"Buna örnek olarak 28 Şubat ve 27 Nisan bildirisini söyleyebilirim. Medeniyetin beşiği olan Türkiye'de sanki Afrika'daki muz cumhuriyeti gibi sürekli askeri bildiriler, cinayetler, ayrışmalar, vuruşmalar yaşandı. Bunlar derin devletin işiydi. Derin güçlerden Türkiye'nin kurtulması gerekiyor. Bizim temennimiz asıl faillerin ve suçluların doğru olarak tespit edilerek, hakkaniyet içinde ceza alması. Cumhuriyet, demokratik normları ve demokrasinin evrensel yüzünü görmedi. Önce bu zeminin temizlenmesi gerekiyor. Ayak bağı olan o unsurlar temizlemeden size adım attırmıyorlar."