Dünyadaki enerji ihtiyacının savaşlara sebep olduğunu, insanların enerji rezervleri sebebiyle yurtlarından sürüldüğünü, iç savaşlar çıkartıldığını ifade eden Türk Parlamenterler Birliği (TPB) Genel Başkanı Nevzat Pakdil, “Önümüzdeki yıllar enerji ihtiyacı sebebiyle dünyadaki ekonomik ve siyasi dengeler değişecektir. ABD yıllardır kendi enerji kaynaklarını saklamakta, dünyanın değişik bölgelerinden ucuz enerji temin etmekteydi. Tüm dünyanın enerji üretiminde alternatifleri aradığı bir dönemde Türkiye’nin sessiz kalması düşünülemez. Türkiye’nin en büyük avantajı bir enerji koridoru oluşturmasından geçmektedir. Artan enerji ihtiyacını karşılamak ve arz güvenliğini sağlamak amacıyla enerji yatırımlarına hız veren Türkiye, bu çalışmaların meyvelerini almaya başladı. Geçen yılı 57 bin 59,4 megavatlık kurulu güçle kapatan Türkiye, yılın ilk yarısında kurulu gücün yüzde 5,3 artırdı. Kurulu güce yapılan 3 bin 61,7 megavatlık ilave ile Türkiye, 60 bin 121,1 megavatlık kapasiteye ulaştı. Kahramanmaraş’ta enerji konusunda yapılan yatırımların sonuçlarını ise önümüzdeki yıllarda almaya başlayacağız” şeklinde konuştu.
“Santral Sayısı 832’ye Ulaştı”
Özel sektör enerji üretiminin Türkiye’de artık önemli bir yer tuttuğunu belirten Pakdil, “Toplam kurulu güçteki payını yüzde 38,6'ya yükselten serbest üretim şirketleri, bu alanda ilk sıraya yerleşti. Geçen yıl kurulu güçte en yüksek paya sahip olan kamuya ait Elektrik Üretim AŞ'nin sahip olduğu kapasite yaklaşık yüzde 3 azalarak 20 bin 289,5 megavata geriledi. Türkiye'de yılın ilk yarısında 60 yeni elektrik üretim santrali devreye girdi. Böylece geçen yılın sonunda 772 olan santral sayısı 832'ye ulaştı” diye konuştu. Pakdil açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“ABD Dünyanın En Büyük Petrol Üreticisi Olacak”
“Enerji üretimi ve tüketiminde küresel ekonomik ve jeostratejik dengelerin yeniden tanımlanmasına sebep olabilecek önemli değişiklikler yaşanmaktadır. Konvansiyonel olmayan petrol ve gaz üretimlerinin artmasına bağlı olarak dünyanın en büyük fosil yakıt tüketicisi olan ABD’nin 2020 yılından önce dünyanın en büyük petrol üreticisi olacağı, sonrasında ise net petrol ihracatçısı konumuna gelecektir. Özellikle kaya gazı teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak doğal gaz fiyatının Kuzey Amerika’da düşebileceği öngörülmektedir.Yıllarca kendi rezervlerini bekleten ABD zamanı gelince petrol yataklarını harekete geçirme ihtiyacı hissetmiştir. Mevcut rezervlerin genişletilmesiyle Irak’ın önümüzdeki 20 yıllık dönemde dünyanın ikinci en çok petrol ihraç eden ülkesi haline gelmesi beklenmektedir. Bu durum Türkiye için bir avantaj teşkil edebilir. Çünkü Türkiye üzerinden yapılacak ihracat, bize kaynak sağlar. Küresel enerji dengesinde beklenen değişimin küresel düzeyde ekonomik ve siyasi yansımaları olabilecek, enerji güvenliği konusunda küresel ve bölgesel düzeyde yeni politikalar geliştirilmesi gerekebilecektir.”
Türkiye’nin enerji ithalatının çok yüksek miktarlarda olmasının dış ticaret dengesini bozduğunu sözlerine ekleyen Pakdil, “Enerji ithalatının toplam ithalatımızın yaklaşık dörtte birini oluşturması nedeniyle, önümüzdeki dönemde küresel enerji piyasalarındaki fiyat ve arz gelişmeleri, Türkiye ekonomisini hem büyüme dinamikleri hem de cari açık açısından etkilemeye devam edecektir. Enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmaya yönelik alternatif politikalar oluşturulması, büyüme ve cari açık üzerinde olumlu etkiler sağlayacaktır. Ortadoğu ve Hazar bölgesindeki petrol ve doğal gaz kaynaklarının Avrupa’ya taşınmasına yönelik çeşitli projeler, Türkiye’nin hem arz güvenliğini artırmaya hem de jeopolitik imkânlarını avantaja dönüştürmeye katkı sağlayabilecektir” diyerek açıklamasını tamamladı.