Elbistan Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Hekim Vekili Dr. Seda Güven açıklamalarına şöyle devam etti : “Risk grubunda olan 4 yaşından küçük çocuklar, hamileler, yalnız yaşayan 65 yaş ve üzeri yaşlılar, bakıma ihtiyacı olanlar, aşırı kilolular, açık alanda çalışanlar, kronik hastalığı (diyabet, kalp-damar hastalıkları, beyin-damar hastalıkları, psikolojik hastalıklar, kronik solunum sistemi hastalıkları, karaciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları) olanlar, sürekli ilaç kullanan kişiler (özellikle tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, depresyon ve uyku ilaçları) ile evsizler sıkı takip edilmeli ve koruyucu tedbirlerin alınması gerekir. Çünkü bu kişilerde terleme mekanizması ile vücut ısısının dengede tutulması her zaman mümkün olmayabilir. Nihayetinde yükselen vücut ısısı beyin ve diğer hayati organlara zarar verebilir dedi. Bu nedenle halkımızın; günün en sıcak saatlerinde (10.00-16.00) mecbur kalınmadıkça dışarı çıkmamalarını, açık renkli, hafif, bol ve sıkı dokunmuş kumaşlardan yapılan giysiler giymelerini; geniş kenarlı ve hava delikleri olan şapka, kaliteli güneş gözlüğü kullanmalarını, (en az 15 koruma faktörlü) koruyucu kremler kullanmalarını, dışarıda çalışması gerekenlerin mümkün olduğunca güneş altında korunmasız kalmamalarını, aşırı hareketlerden kaçınmaları gerekir.
Bebekler ise bu açıdan daha sık izlenmelidir. Bebek, çocuk, engelliler ve hayvanlar kapalı ve park etmiş araçlarda kesinlikle bırakılmamalıdır. Araçların iç ısıları, klima olsa dahi park edildikten çok kısa süre sonra yükselmektedir. Araç terk edilirken herkesin dışarı çıktığından emin olunmalıdır. Kapalı alanlar iyi havalandırılmalıdır. Güneş gören pencereler perde vb. güneşliklerle gölgelendirilmelidir. Vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş alınmalı; bunun mümkün olmadığı durumlarda ayaklar, eller, yüz ve ense soğuk suyla ıslatılmalı veya silinmelidir.
Vücuttaki su oranın yeterli düzeyde tutulması hayati önem taşıdığından vücuttan kaybolan miktarda suyun mutlaka alınması zorunludur. Günde ortalama en az 2- 2,5 litre (12-14 su bardağı) su içmeye, bununla birlikte Ramazan ayında sıvı ihtiyacını da karşılayacak ayran, taze sıkılmış meyve suları, soda, sebze suları vd. sık sık tüketmeye özen gösterilmelidir. Mide kramplarına neden olabileceği için çok soğuk ve buzlu içecekler tercih edilmemelidir. Kafein, alkol ve fazla miktarda şeker içeren içecekler vücuttan daha fazla sıvı kaybına yol açtığı için tüketilmemelidir. Yaz dönemi ve ramazan ayında yemeklerin hazırlanma şekilleri de oldukça önemlidir. Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı; yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılmalıdır. Yemekleri pişirirken kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda veya az suda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalıdır. Vücut direncini artırmak ve vücudun yeterli miktarda vitamin ve mineral almasını sağlamak için bol miktarda sebze ve meyve tüketilmelidir. Terleme ile artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için her zamankinden daha fazla miktarlarda sıvı alınmalıdır.
Dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin, tüketiminden kaçınılması, çabuk bozulma riski olan besinler (et, yumurta, süt, balık vb.) açıkta bekletilmemesi, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamalarında hijyen kurallarına özen gösterilmesi yaz aylarında yaygınlaşan ishalli hastalıklardan korunması açısından da önemlidir.”