“Keşke İlk Günkü Masum Tepkilere Sert Karşılık Verilmeseydi”
Küresel güçler ve onların iç uzantılarının Gezi Parkı olayları ile Türkiye’yi test etmeye çalıştığını belirten Büyük Birlik Partisi MKYK Üyesi İbrahim Alagöz; “Keşke ilk iki günde masum bir şekilde ortaya konan demokratik tepkilere ülkeyi yönetenler tarafından ve güvenlik kuvvetlerince sert karşılık verilmeseydi, bu olaylara Türkiye’yi karıştırmak isteyen gruplar, militarist çevreler, bölücü örgütler ellerini sokamazlardı ve bunlara fırsat verilmemiş olurdu. Hükümet ve Başbakan karşıtı tepkiler Türkiye’nin aleyhine olacak uluslar arası bir boyuta da taşınmazdı” dedi.
“Darbelerden Beslenenler Yine Harekete Geçti”
Bu olayların arkasında iç ve dış medya, sermaye grupları, Türkiye’de dahil Ortadoğu’da etnik ve mezhepsel temelli çatışmalar çıkartarak bölgeyi yeniden dizayn etmek isteyen batılı devletler, küresel lobiler, yurt içi ve yurt dışı karanlık odaklar, bölücüler, demokrasi düşmanları ve Türkiye’nin güçlenmesini hazmedemeyen küresel ve bölgesel devletler olduğunu ifade eden Alagöz; “Bu çok kimlikli, katılımlı lobi yıllarca darbe senaryolarının içinde yer almıştır, bu dönemlerden beslenen çevreler yine harekete geçmişlerdir. Bunların amacı, bu olayları, bu kritik süreçte kitle hareketlerini kontrolden çıkarmak, hükümet karşıtı söylemlerle gerçekte devletin ve milletin kaybedeceği bir noktaya taşımak, yönetip yönlendirmektir. Bu karanlık odaklar ve küresel güçler taksim meydanını tahrir meydanına dönüştürerek Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için küresel oyunlarını, darbe dönemleri öncesi Türkiye’de sergilenen o bilindik sahneleri yeniden vizyona sokmak istiyorlar. Bunlar eski alışkanlıklarından vazgeçmiş değiller. Onun için başta hükümet ve diğer siyasi liderler, ülkesini seven herkes sorumlu davranmalı, maazallah bu olayların Türkiye’yi tuzaklayacak, iç ve dış kazanımlarını kaybettirecek, bölgesinde elini zayıflatacak şekle bürünmesine fırsat vermemelidirler. Biz Taksim meydanının tahrir meydanına dönüştürülmesine tahammül edemeyiz” dedi.
“Birileri Bu Masum Tepkiyi İstismar Edip Kullandı”
‘Hükümetin icraatlarına karşı gösterilen demokratik tepkilere tahammülsüzlük göstermesinden ve millete rağmen, milletle inatlaşmasından, ortamı geren beyanatlardan vazgeçmesi gerekiyor’ diyen Alagöz, siyasilerin ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı üslubu bırakmaları gerektiğini söyledi.
Alagöz; “Sokaklarımızın savaş alanına dönmesinde, huzurun bozulmasında parti tabanlarının ajite edilmesinde kullanılan dil ve üslubun ne kadar tetikleyici olduğunu gördük. Birileri de bu masum tepkileri istismar edip fırsata dönüştürüp kullandı. Yabancı güçlerinde iştahını kabartacak hale getirildi ve uluslar arası güçler devreye girdi. Hükümet icraatlarının hesabını millete vermeli, millet de demokratik yollarla hükümetten hesabını elbette sorabilmeli. Yalnız ülkeyi kaos ve kargaşaya sürükleyecek, antidemokratik eylemlerle demokrasi dışı arayışları olanlara, Türkiye’yi istikrarsızlaştırma emel ve gayreti içinde olanlara fırsat vererek yapılmamalı. Bu durumda kaybedenin hükümet değil Türk milleti olacağının bilinci ve sorumluğuyla hareket edilmeli. Bu yüzdendir ki başta hükümet ve diğer liderler, medya, STK ve sendika temsilcileri Türkiye’nin küresel bir teste tabi tutulduğunu, iç ve dış karanlık odakların muhtıra ve ihtilal öncesi yaptıklarımızı bugünde yapabilir miyiz arayışı içine girdiklerini bilmelidirler. Türkiye, Gezi parkı olayları üzerinden bir kutuplaşmaya sürüklenmiştir, küresel bir kuşatma altına alınmıştır. Buna hep birlikte mukavemet etmeliyiz. Son on beş gündür Türki’ye de kritik, riskleri büyük tarihi bir sürecin yaşandığı bir dönemde demokratik tepkilere, gösterilere gölge düşürüp, çığırından çıkarıp karanlık noktalara götürmek isteyen gruplara ajan provokatörlere, küresel güç odaklarına ve taşeron örgütlere dikkat etmek, onlar tarafından kullanılmamak her vatanseverin tarihi bir vazifesidir. Çünkü bu olaylar, masum eylemler olmaktan çıkartılmış,Türkiye dışına taşmış ve uluslar arası çevrelerin ilgi odağı haline gelmiştir. Uluslararası sermaye grupları, localar Türkiye’deki bu olayları çığırından çıkaran marjinal örgütleri hem finanse etmekteler hem de akıl hocalığını yapmaktadırlar. Ayrıca Türkiye’de eski alışkanlıklarından vazgeçmeyenlerin, marjinal grupların, derin yapılanmaların arkasında duranların da olayların bu noktaya gelmesindeki vebal ve sorumluluğu da görmezden gelinemez, millet bunları asla affetmemelidir. Biz ne gezi tarafında nede başbakanın durduğu taraftayız. Bizim durduğumuz yer milletimizin yanıdır” dedi.