Komisyondan geçen milletvekili yasası, yasalaşması halinde milletvekillerine birçok ayrıcalık getirecek. Yasanın komisyondan geçmesi ise bazı sendikaların tepkisini çekti. Türk Eğitim-Sen Elbistan temsilcisi Musa Demir de yapmış olduğu yazılı açıklama ile yasaya tepki gösterdi.
‘Türkiye’nin ahlaki ve idari alanda geldiği içler acısı hali bir kez daha ortaya konmuştur’ sözleriyle tepkisini dile getiren Demir, açıklamalarında şu ifadelere yer verdi; “Yasa Teklifinde yer alan milletvekili ve ailelerine ömür boyu kırmızı pasaport verilmesi, harç bedeli ödemeksizin silah ruhsatı izni, bir kez milletvekili seçilen kişinin ömür boyu vekillik haklarından faydalandırılması, bütün harcamalarının temsil gideri adı altında Meclis bütçesinden karşılanması, trafikte geçiş üstünlüğü sağlanarak trafik cezalarına tabi olmamaları gibi uygulamalar, milletin bağrından çıkan ve milletin bir bireyi olan vekillerin, kendilerini milletten soyutlayarak ayrıcalıklı bir sınıf oluşturma arzusunun tezahürüdür.
Açlık ve yoksulluk sınırında maaş alıp aylık geçimini sağlamaya çalışan milyonların geleceklerini kurtarma umuduyla seçip Meclis’e gönderdiği milletvekillerinin, seçmenlerinin ve ülkelerinin geleceği yerine kendi ikballerinin peşine düşmeleri, milyonlarca vatandaşımızın gönlünde onulmaz yaralar açmıştır. Bir tarafta cenazesi sokakta kalan ve belediye yardımıyla defnedilen millet varken diğer tarafta milletin vekilleri 8 bin 400 lira cenaze gideri alıyorsa, bir tarafta 10 milyon asgari ücretli 773 TL ile; 6 milyon emekli ortalama 900 TL ile; 2,5 milyon memur ortalama 1900 TL ile ailesinin geçimini sağlamaya çalışırken 13 bin TL maaş alan milletvekillerinin yaptıkları seçim harcamalarının meclis bütçesinden karşılanmasını istemeleri hiç de yakışık almamıştır. Bir tarafta vatandaş kırmızı ışıkta, trafikte beklerken diğer tarafta imtiyaz sahiplerinin kurallar ve kanunlardan muaf tutulması hukukun ve demokrasinin hangi ilkesiyle bağdaşır?
Bir devlet içinde hukuk kurallarının uygulanmadığı istisnai bir kesimin yaratılması adalet, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerini tahrip ederken, hukukun üstünlüğünün, üstünlerin hukukuna dönüşmesine neden olur. Milletvekilleri görevleri itibarı ile kanun koyucu durumunda oldukları halde, kendi çıkardıkları kanunlardan kendilerini muaf tutuyorlarsa ya çıkarmış oldukları kanunlarda ya da kendilerinde bir arıza var demektir.
Bir milletvekili için gerçek ayrıcalık, vatandaşı ağır vergiler, düşük ücretlerle, adaletsiz bir hukuk sistemiyle inim inim inlerken şahsi çıkarları için kanun yaparak, zevahiri kurtararak değil içinden geldiği milletin sinesine döndüğünde hayırla yad edilecek faaliyetlere imza atmış bir vekil olmanın gururunu taşıyarak sağlanabilir.
Memurlarımız, işçilerimiz, emekli, dul ve yetimlerimiz ekonomik ve siyasi bir cenderenin içinde yaşam mücadelesi verirken, millete tepeden bakıp, sırça köşklerde devlet yönetip, çıkardıkları kanunlarla kendilerini korumaya alanların “Ekmek bulamayan pasta yesin.” aymazlığıyla yeni imtiyaz alanları açmaları hem TBMM’nin hem de Meclis üyeliğinin saygınlığına gölge düşürmüş; milletin demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, adalete ve eşitliğe olan inancını temelinden sarsmıştır.”