Hamamcı açıklamasında: “AKP iktidarının, emperyalizmin bölgemizdeki politikalarıyla uyumlu olarak oluşturmak istediği yeni siyasal rejim, emekçi sınıfların sömürüsünü derinleştirdiği gibi aynı zamanda sermaye egemenliğini de pekiştirmiştir” Dedi.
Hamamcı açıklamalarının devamında şöyle dedi: “1 Mayıs 2013 İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü kutlamaları emeğin kazanılmış haklarına yönelik yeni saldırıların gündeme geldiği bir dönemde gerçekleşmektedir.
AKP iktidarının, emperyalizmin bölgemizdeki politikalarıyla uyumlu olarak oluşturmak istediği yeni siyasal rejim, emekçi sınıfların sömürüsünü derinleştirdiği gibi aynı zamanda sermaye egemenliğini de pekiştirmiştir.
Bir yanda kıdem tazminatının kademeli olarak kaldırılması, Özel İstihdam Bürolarının kölelik büroları haline getirilmesi, taşeronluğun, güvencesiz ve kuralsız esnek çalışmanın “Ulusal İstihdam Stratejisi” adı altında yaygınlaştırılması, diğer yandan grev yasaklarında ısrar eden, emek sınıfının önüne konulan barajları koruyan, yasakçı bir sendikalar yasası, emekçiler için yıkıcı sonuçlar doğurmuştur.
Siyasi iktidarın dayatmalarıyla örgütsüz, güvencesiz, korumasız ve güvenliksiz bırakılan işyerlerinde yaşanan iş cinayetlerinde büyük artış yaşanmakta, milyonlarca işçi ölümün kucağında çalışma koşullarına terk edilmektedir.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikalarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile kamu emekçilerine anti demokratik çalışma ve yaşam koşullarının dayatılması, 4+4+4 düzenlemesi ile eğitim sisteminde yapılan gerici yasal düzenlemeler, 657 sayılı DMK’da yapılması planlanan değişiklikle iş güvencesinden yoksun bir kamu istihdamı oluşturulmak istenmesi siyasal iktidarın uyguladığı baskıcı politikaların en büyük göstergesidir.
Her türlü hak alma çabasının ve mücadelesinin baskı ve şiddet ile durdurulmak istendiği, işsizlik ve yoksulluğun kalıcılaştığı, sağlık ve eğitim alanının ticarileştiği, gazetecilerin, sendikacıların, aydınların tutuklandığı, sendikal hak ihlallerinin sürdüğü, baskının hakim olduğu bir dönemden geçmekteyiz.
Böylesine bir süreçte yüzü bağımsızlıktan, demokrasiden, özgürlükten yana olan tüm antiemperyalist kesimlerin kol kola girmeleri kaçınılmazdır.
Gün, etnik ve dinsel kimliklerin öne çıkarıldığı gün değil, tıpkı 1886 yılında olduğu gibi sınıf dayanışmasının öne çıkarılacağı; sömürgeciliğe karşı bağımsızlık bayrağının dalgalandırılacağı; emperyalizme karşı mazlum ulusların dayanışma içinde olacağı gündür. “