AK Parti Balıkesir'de 'başkanlık' sistemini anlattı. Yeni anayasa hazırlıkları sürecinde başkanlık sistemine geçişin ele alındığı toplantıya milletvekilleri Tülay Pabuşçu ve Ali Aydınlıoğlu, AK Parti İl Başkanı Mahmut Poyrazlı, Merkez İlçe başkanı Recep Şeker, Oda başkanları, belediye başkanları, mahalle muhtarları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, eski milletvekili Ali Osman Sali, İl Kadın ve Gençlik Kolları ile ilçe teşkilat başkan ve yöneticileri katıldı. AK Parti Grup Başkan Vekili ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, başkanlık sisteminin yeni anayasa hazırlıkları çerçevesinde ülkenin geleceği için en uygun sistem olacağını söyledi.
Toplantının açılış bölümünde kısa bir konuşma yapan AK Parti Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu, "Ülkemiz önemli günlerden geçiyor. Ülkemiz bugünlerde çok önemli şeyleri konuşuyor. AK Partimiz millletiyle birlikte yoluna devam ediyor. 21. yüzyıla iki önemli şeyle giriyor Türkiye. İçeride demokrasisini güçlendiren ve etki alanını güçlendiren Türkiye. Çözüm süreci başarıyla yürüyor. Toplumun her kesiminden sivil anayasa için talepler geliyor. Türkiye bu anayasayı yapmaz ise millet bizi affetmez. Bundan kaçınan partiler de mutlaka barajın altında kalır. Bu güzel iktidarla milletimiz inşallah yeni anayasayı yapacak. Milletimiz bizi tarihte şerefle anacak. Başbakanımızı bu görevi yapmaya çok ihtiyacı yok, başkanlık sistemini niçin istiyor? Bir daha bu milletin önüne ihtilâller, dayatmalar gelmesin, iki yılda bir hükümet değişmesin, milletimiz dünyada ön sıralarda koşsun diye istiyor. AK Parti bu millete yeni anayasayı hediye edecek" dedi.
Grup Başkan Vekili ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ise, "Milletimizin onayını almadan hiçbir iş yapmadık. Siyaset tarihinde 7 defa seçime girmiş ve her defasında oylarını artırmış bir başka siyasi parti yoktur. Çünkü hep milletimize sorduk. Milletin onayı ile yolumuza devam ettik. Demokrasilerin özü bireyin, insanın iradesidir. O iradenin yönetime ne kadar yansıdığı ile ölçülür bir ülkenin demokratikleşmesi. 10 yılda 7 seçim, her seferinde her ferdin iradesinin sandık aracılığı ile yönetime yansıması demek. Önümüzde bir seçim daha var, sonra cumhurbaşkanlığı seçimi, arkasından da genel seçim yaşayacağız. Önümüzdeki 2 yıl içinde Türkiye 3 seçime gidecek iken, AK Parti siyasetin değil de devletin öncelikleriyle uğraşıyor? Anayasa değişikliği, çözüm süreci; neden bu riskleri alıyoruz? Oysa popülist işlerle hamaset yapabiliriz? Bu ülkeden 7 defa gidip gelenler oldu, popülist politikalar peşinde koşup bu milleti aldattılar. Toplumlar hafızalarını kaybettiklerinde kim olduklarını unutur. Büyük bir imparatorluğun yıkılışıyla birlikte cumhuriyeti kurduk. Yıkımın korkusuyla biz topraklarımızı kurtarıp bağımsızlığımızı elde etmenin mücadelesini verip genç bir cumhuriyet kurduk. 23 Nisanda meclis açıldı dualarla. 29 Ekimde cumhuriyet ilan edildi. 1921 anayasası ile hakimiyet milletindir dedik ve bunun altını kalın çizdik. 1964'de ne oldu? Atatürk'ün oluşturduğu değerlerin, Atatürk'ün ortaya koyduğu iradenin kaybolduğu gün olarak hatırlanır. Biz şu anda Atatürk'ün yaptığı değil, darbecilerin değiştirdiği anayasayı 52 yıldır değiştirmeye çalışıyoruz. 1960'dan sonra vesayet başladı. 1938'de Atatürk'ün ölümünden sonra bunlar Atatürk'ün resimlerini paralardan pullardan çıkarıp resimlerini devlet dairelerinden sökmediler mi? DP geldikten sonra iş o noktaya geldi ki Atatürk'ü Koruma Kanunu çıkarılmak zorunda kalındı. Demokrasi bir şekilde rafa kaldırıldı. Siyaset kurumu sorun çözme kurumu olmaktan çıkarıldı ve siyaset kurumunun üzerinde vesayet kurumları oluşturuldu. 12 Mart muhtırası ile bir darbe daha yaşadık, sağ-sol kavgaları ile bu ülkenin evlatları birbirine kırdırıldı. Sabah aynı silahla bir sağcı, akşam aynı silahla bir solcu öldürüldü. Sonra 1982 anayasası yapıldı, darbeciler darbecilerin yaptığı anayasayı güncelledi. Atatürk'ün cumhuriyetine sahip çıkıyoruz diyorlar. 82'de 61 anayasası güncellendi. Cuntacıların belirlediği bir kısım hukukçuya hazırlatıldı. 650 bin kişinin tutuklandığı, 7 bin kişinin idamla yargılandığı, toplumun psikolojik süreçten, işkenceden geçirildiği ortamda 1983 yılında millet sandıkları patlattı. Türkiye 10 yıldır istikrar olduğu için büyüyor, çocuklarımız istikrar ve güven ortamı olduğu için mutlu. 2002'de ülke uçurumun kenarına getirilmiş, ciddi bir krize girmiş, ama 10 yılda dünyanın en büyük 16. büyük ekonomisi arasına girebiliyorsa, bu 41 yıl önce olsaydı şimdi kim bilir hangi noktada olurduk? Demek ki istikrar ve güven bizim için çok nemli. 41 yılda 36 hükümetin ortalama görev süresi bir buçuk yıl. Bizim değiştirelim dediğimiz sistem parlamenter sistem, değiştirmek istediğimiz anayasa darbecilerin yaptığı anayasa. Biz bunu millet için yapıyoruz. Peki değiştirmeyip muhafaza edin diyenler ise kendi hesapları ve hırsları için yapıyor. Çünkü bu milletin onları iktidar etmeyeceğini biliyorlar. CHP yıllardır maalesef ya askerle ya yargı ile iktidar olma mücadelesi verdi. 1960 darbesinin arkasında kim olduğunu anlamak için açıp Türk siyasi tarihine bakın. Mevcut sistemin muhafaza edilmesinden yanalar. 1960'dan bugüne kadar 10 yılı saymayalım, 2002'ye kadar var olan sistem darbeciler tarafından kuruldu. Devlet millete hizmet etmek için kurulmuş bir sistemdir, kuvvetler ayrılığı. Yasama, yürütme ve yargı gibi 3 temel organdan oluşan devlette yasama görevini parlamento (TBMM) yerine getirir. Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik ve hukuk devletidir, bunu kimse tartışamaz, tartıştırmayız. Bu ana hatlarıyla devlet sistemidir. Bir de hükümet sistemi vardır o da parlamenter sistem. Başka hükümet sistemleri olarak başkanlık, yarı başkanlık sistemleri var. Başkanlık sistemi ile Türkiye'yi eyaletlere böleceksiniz diyorlar, hayır. Çünkü eyalet sistemi devlet sistemidir. Türkiye'de olan şu ki; 100 yıllık sorunlarını çözüyor, gelecek 100 yılın da temellerini atıyor. Bizim yaşadıklarımızı çocuklarımız yaşamasın istiyoruz. Biz darbelerden çok çektik, vesayetten çok çektik. Bize efendilik taslayanlardan çok çektik. Biz istiyoruz ki çocuklarımıza birileri efendilik taslamasın, milletin sahipliğine soyunmasın. O yüzden Türkiye 100 yılın sorunlarını çözüyor, gelecek 100 yılının da temellerini atıyor. 100 yıldır anayasayı değiştirmeye çalışıyoruz. Bunda olmazsa olmaz temel hükümet sistemidir. Başkanlık sistemi anayasa yapım süreci içerisindeki bir tartışmadır. Çözüm sürecinde ise Türkiye geçmiş 100 yılının sorunlarını çözüyor. Çünkü prangalarından kurtulmak, iç barışını, güvenliğini sağlamak zorunda. Dağlarında eli silahlı adamların dolaştığı bir ülke, annelerin ağladığı bir ülke istemiyoruz. Bunun için bize pranga vurmak isteyenler neden bunu istemiyor, çünkü biz millet merkezli siyaset yapıyoruz, Türkiye terörle yoluna devam edemez onun için risk alıyoruz, çünkü milleti düşünüyoruz. Bunun için de her seçimde millet bizim oyumuzu artırdı. Biz AK Parti olarak bir rejim değişikliğini konuşmuyoruz, biz bir hükümet sistemi değişikliğini konuşuyoruz. Bu ülkeyi satıyorlar diyenler bu ülke için tek bir çivi çakmamış, hiçbir risk almamış, benim olsun küçük olsuncular. Çünkü ülke büyüdükçe maalesef bunlar küçülüyorlar. Ülkenin 10 yıl önceki siyasi aktörleri şimdi nereye gittiler? Ülke büyüdükçe güçlendikçe küçük insanlar da tek tek kayboldu, düştüler. Maskeler düştü. Yeniden 23 Nisan 1920 ruhuna dönelim, Atatürk'ün ortaya koyduğu demokrasi ruhuna dönelim. Darbecilerin 50 yılda oluşturduğu bu yapıyı değiştirip daha demokrasi, daha müreffeh bir dünya kuralım diyoruz. A. Necdet Sezer'in 2007'ye kadar AK Partiye neler yaptığını biliyor musunuz? Biz şimdi bir daha nereden bulacağız Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan'ı? Başkanlık sistemiyle ilgili tartışmalar AK Parti ile başlamadı, Turgut Özal ile başladı."
Ünal, başkanlık sisteminde parlamento üyelerinin bakan olamayacağı, bunun yürütme ve yasama arasındaki net ayrımdan kaynaklandığını belirtti. Ünal, başkanlık sisteminin hükümet sistemi olarak örneğinin Amerika'da ve Peru'da olduğunu, farklılık olarak Türkiye'deki başkanlık sisteminin üniter olacağını, Amerika'dakinin ise federatif bir sistem olduğunu, Amerika'nın bugünkü yapısını Osmanlı devlet yapısını yakından inceleyerek oluşturduğunu söyledi. Ünal, Türkiye örneğini oluştururken o ülkelerdeki sistemin eksiklerini inceleyip ona göre bir yapı oluşturduklarını aktardı.
Terör Ve Çözüm Süreci
AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, ülkeyi asıl kanın dökülmesinden yana, terörün devam etmesinden yana olanların böldüğünü söyledi. Herkesin siyasi çözümü savunması gerektiğini ifade eden Ünal, yeni anayasa hazırlığında başkanlık sistemi ile birlikte bir taraftan devam eden çözüm sürecine ilişkin görüşlerini dile getirdiği sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başkanlık sisteminde seçmen hem parlamentoyu hem başkanı seçiyor. Birinci önemli avantajı, vatandaşın siyasi iradesi, egemenlik kullanımı açısından net olarak devlet yönetimine yansıyor. Parlamentoyu ayrı başkanı ayrı seçtiği için bu defa meclis asli görevini yerine getirebiliyor. Yürütme görevini de başkan sorumluluk alarak yerine getirmek zorunda. Her şey meclisin denetiminde, kontrolünde ve onayındadır. Egemenliğin millet tarafından en net kullanıldığı sistemdir. Ülkenin sorununu çözmek için ana muhalefet partisinin desteğine ihtiyaç vardır, çünkü toplumsal mutabakat gerekir. Ama maalesef bizim ana muhalefet partisi bu konuda ortaya irade koyamıyor. Darbecilerin son 50 yılda kurduğu bir sistemi savunuyor. MHP de aslında son derece istikrarlı şekilde dün ne diyorsa bugün de aynı şeyi söylüyor. Ama bugün çok temel bir yanlışın içerisinde. Çünkü siyaset 'vur de vuralım öl de ölelim' değildir. Dün PKK terör örgütü bir sorunu bahane ederek silaha, şiddete başvurdu. Bugün başka bir sorun ile karşılaştığınızda aynı şekilde çatışmayı ölmeyi çözüm görürseniz terör örgütünden hiçbir farkınız kalmaz. Çünkü hepimizin sonuna kadar siyasi çözümü, milletin egemenliğini savunmamız gerekiyor. Başkanlık sistemini tartışalım diyoruz tartışmıyorlar bile. İçinde kan olan, terör olan, çözülmesi gereken bir sorun var. Türkiye ilk defa bağımsız olarak sorunlarını çözüyor. Bilmemiz gereken, bizim kafamızı karıştırmak isteyenlere karşı kendimizi muhafaza etmeliyiz. Türkiye'nin sorunlarını çözmesinin yolu, yöntemi anayasasını değiştirmektir. Yeni bir hükümet sistemi olarak da başkanlık sistemine geçmemiz gerektiğini biz söylüyoruz. Diğer taraftan da Türkiye'nin acı ve yakıcı sorunu olan terör sorununu da çözmesi gerekiyor. Buna karşı çıkanlar dün başbakan asılırken karşı çıkmayanlar. Anayasa Mahkemesi baş örtüsünü yasaklarken sesini çıkarmayanlar, o sistemden beslenenler bugün bu sistemin değişmesini istemiyorlar. Türklüğün bir sahibe ihtiyacı yok. Bu millet kendi kimliğinin sahibidir. Cumhuriyetin bir sahibe ihtiyacı yok, sahibi bu millettir. Cumhuriyeti CHP kurmamıştır, bu millet kurmuştur. Kürtlüğün bir sahibe ihtiyacı yok. Bu millet bugün sahiplerinden kurtulmanın mücadelesini veriyor. Biz T.C.'yi kaldırmıyoruz, Sağlık Bakanlığı bir kurumsal kimlik çalışmasına gidiyor, olan bu. Balıkesir'de olanı biliyorsunuz, Valiliklerden T.C.'yi kaldırıyorlar dediler. Bu ülkeye efendilik edenler rahatsız oluyorlar. Bunlar hizmetkar olamadıkları için efendiliğe devam etmek istiyor. Millet de buna izin vermiyor. Çözüm süreci için AK Parti bedenini taşın altına koydu. Gönlünüz rahat olsun, Türkiye güzel günlere gidiyor. Önümüzdeki 10 yılda Türkiye hayal dahi edemeyeceğiniz yerlere gidiyor."
Toplantı soru cevap bölümüyle sona erdi.