TPB Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, Arakan Müslümanlarının sıkıntılarını TBMM İnsan Haklarını İzleme Komisyonuna taşıdı. Arakan’da Müslümanların yaşadığı sorunların çözümünün Myanmar Devletinin tek başına çözeceği bir durum olmadığını ifade eden Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, “Burada yaşayan yarım milyon insanı kaderine terk etmek insanlık ayıbıdır. Tarihsel ve kültürel bağlarımızın olduğu Arakan Müslümanlarının sorununun biran çözülmesi için TBMM İnsan Hakları İzleme Komisyonuna başvuruda bulunduk. Durumu enine boyuna ele inceleyip çözüm yola arayacağız” dedi.
Arakan’da yaşayan yarım milyon Müslümanın kimlik kartlarının olmadığını, kimlik kartları olmaması sebebiyle de evlenemediklerini, bir köyden başka bir köye bile gidemediklerini söyleyen TPB Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, “Konumu ne olursa olsun burada ciddi bir insan hakkı ihlali söz konusudur. BM, AB ve diğer uluslararası kuruluşlar bu hak ihlallerine karşı harekete geçmiştir. Bizim de Arakan Müslümanlarının içinde bulunduğu vahim duruma duyarsız kalmamız düşünülemez” dedi. Pakdil, Arakan’daki Müslümanlarının durumu ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Öncelikle Arakanlı Müslümanlara eşit vatandaşlık statüsünün verilmesi gerekiyor. Arakanlı Müslümanların vatandaşlık haklarının olmaması, temel insani haklardan mahrumiyetlerini de beraberinde getirmektedir. Örneğin, etnik saldırılar karşısında, mağdur tarafın ulusal veya uluslararası kurumlar bazında haklarını araması bu çerçevede mümkün gözükmemektedir. Bu uygulamasıyla‚ Hiç kimse vatandaşlık haklarından mahrum edilemez‛ diyen Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Deklarasyonu’nun 15. Maddesi’ni ihlâl eden Burma rejimi, vatandaşlık haklarını ‘gaspettiği’ Arakanlıları yerlerinden yurtlarından çıkarabildiği gibi, zorla işçi olarak da ülkenin herhangi bir yerinde çalıştırabilmektedir.
Dini ve kültürel aidiyetlerin tanınması ve gündelik yaşamda pratiğe dökülmesinin önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Arakanlıların dini aidiyetlerinin ülkedeki Budist çoğunluktan farklılığı ve Hıristiyan unsurların uluslararası Hıristiyan kurumlarından aldıkları destekle kıyaslandığında kendi haline terk edilmişlikle malul olduğu görülür.
Dinlerinin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirme haklarından mahrum oldukları kadar, dilleri, toplumsal yaşamın gerekleri olan evlilik ve aile kurumlarının kısıtlanması gibi kültürel haklarının görmezden gelinmesi karşısında ilgili kurum ve kuruluşların harekete geçmelidir. Merkezi hükümetin uygulamakta olduğu dini ve kültürel asimilasyon politikasının acilen sona erdirilmelidir.
Eğitim İmkânlarının hayata geçirilmesi mutlak surette gereklidir. Arakanlı Müslümanların her türlü eğitim hakkından mahrumiyeti, ülkenin geleceği olan çocukların ve gençlerin mağduriyetine neden olmaktadır. Ailelerin ekonomik yoksulluk ve yoksunlukları kadar, Müslümanların sosyo kültürel yapılarına uygun eğitim kurumlarının yokluğu Arakanlıları yaygın eğitim faaliyetlerinden dahi uzak tutulmalarına neden olmaktadır.
Ülke içinde serbest dolaşım ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi gibi bir zaruriyet vardır. Bir köyden diğerine, bir şehirden diğerine geçiş hakkının ve seyahatin kısıtlanması örneklerinde olduğu gibi, ülke içerisinde dolaşım özgürlüğünün sınırlandırılması, çocukların gençlerin eğitim faaliyetlerin yararlanmalarının önündeki en büyük engellerden birini teşkil etmektedir.
Eyaletin ihtiyaçları ve kültürel kodlarına uygun eğitim alt yapısının yenilenmesi, dini eğitim kurumlarının faaliyete geçirilmesi, yükseköğretim hakkının verilmesi bu anlamda önem taşımaktadır.”