Eğitim çalışanlarının sorumluluk bilincini daima önde tuttuğunu fakat siyasi iktidarların eğitimde uyguladığı yanlış politikalar sonucunda eğitim çalışanlarının sorunlarının kaygı verici boyutlara ulaştığını belirten Eğitim-İş Elbistan Temsilcisi Hasan Hamamcı; “Mevcut siyasi iktidarın mesleğimize yönelik saldırılarının temelinde yatan nedenler, eğitim sistemimizi özelleştirerek küresel sermayenin egemenliğine sunmak; laik, demokratik, bilimsel ve kamusal yapısını yıkarak eğitimde ideolojik değişikliği gerçekleştirmektir. Eğitim çalışanlarımıza yönelik olarak, bizzat başbakan ve milli eğitim bakanları tarafından sarf edilen söz ve söylemlerin aleyhte bir kampanyaya dönüştürülmesi, Alo 147 ihbar hattı ile binlerce eğitim çalışanımız hakkında soruşturma açılması, öğretmenlere uygulanan şiddet olaylarının artması, sistemden kaynaklı dayatmaların sonucu olan alan değişikliği, eğitim çalışanlarımızın maaş ve ücretlerinde bir türlü yapılmayan iyileştirmelerin temelinde de bu gerçeklik yatmaktadır” dedi.
Hamamcı, açıklamalarının devamında şu ifadelere yer verdi; “Eğitim sistemimizin, bilimsel ve parasız yapısının aşındırılmasıyla başlayan süreç, Milli Eğitim Bakanlığı’nın mevzuatını değiştiren yasal değişikliklerle tamamlanmıştır. 652 Sayılı KHK ve kamuoyunda bilinen adıyla 4+4+4 yasası ile eğitim sistemimiz piyasa koşullarına açık, bakanlığın gerici uygulamalarıyla da ortaçağ karanlığına sürüklenen bir yapılanmaya dönüşmüştür. Hiçbir bilimsel araştırma yapılmadan, konunun taraflarına danışmadan, okullarımızda herhangi bir alt yapı çalışması yapılmadan hazırlanan 4+4+4 yasası ile eğitim sistemimiz bir kaosa sürüklenmiştir. Dört aylık uygulamanın ortaya koyduğu gerçek ise; binlerce öğretmenimiz norm kadro fazlası olmuş, öğrencilerimiz okullarından ve öğretmenlerinden edilmiş, velilerimizin sırtına yüklenen eğitim harcamaları artmıştır.
Eğitime bütçeden yeterli kaynak aktarılmaması nedeniyle okullarımızda sağlıklı eğitim-öğretim ortamı sağlanamamaktadır. Okullarımızın derse hazır hale gelmesinde en önemli görevi yerine getiren hizmetli ve memurlarımız, adeta köle gibi, iş tanımı yapılmadan çalıştırılmaktadır. Her öğretim yılı başında öğretmenlere verilen üç kuruşluk eğitim öğretim tazminatı bile hizmetli ve memurlarımıza çok görülmektedir.
Örgütlü mücadelemiz sonucunda elde ettiğimiz özlük haklarımız bir bir elimizden alınmaktadır. Özür durumu atamaları yılda bir kereye düşürülürken, sağlık nedeniyle aldığımız sevk ve raporlar sonucunda ücretlerimiz kesilmekte, mesleğimiz kariyer basamakları uygulamalarıyla paramparça edilmekte, iş barışı bozulmaktadır.
Öğretmen yetiştirme konusunda bir politika geliştirmeyen hükümet, atama isteyen öğretmenlerimizi “yem bekleyen güvercinlere” benzetmektedir. Hazırlanan YÖK yasa taslağında bu soruna çözüm getirmeyen hükümet, üniversitelerimizi siyasi iktidarın egemenliği yanında, paranın egemenliğine de alarak özerk ve özgür yapılarını tamamen ortadan kaldırmaktadır. Üniversitelerimizde akademisyen ve öğrencilerimiz, muhalif bir tavır sergileyememekte, düşünceler baskı altında tutulmakta, en masum talepler bile şiddetle bastırılmaktadır.
Tüm bu gelişmeler, siyasi iktidarın eğitimde gerçekleştirmek istediği dönüşümün aslında mesleğimizi elimizden almaya yönelik olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Bu süreçte siyasi iktidar, eğitim çalışanlarının mücadelesinde halktan alacağı desteği engellemek amacıyla mesleğimizi itibarsızlaştırma üzerine politika izlemektedir.
Eğitim-İş olarak, “Mesleğimiz Onurumuzdur!” sloganıyla 19 Ocak 2013'te Ankara’da eğitim çalışanlarının haklarını savunmak için geniş katılımlı bir eylem gerçekleştireceğiz.
Bu eylemde eğitim çalışanlarının genel sorunlarını ve AKP iktidarının eğitim çalışanlarına uyguladığı haksız yaptırımları bir kez daha yüksek sesle Ankara’dan haykıracağız.”