Hürriyet’in Ankara bürosuna konuk olan AK Parti Grup Başkan Vekili ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, açıklamalarında şunları söyledi; “Kürt sorununda süreç çözüme doğru akıyor. Son 1.5 yıldan beri bölgede ilk kez kararlı bir şekilde nokta operasyonlara dayalı bir terörle mücadele sürdürülüyor. Siyaseten de doğru bir şekilde gidiliyor. İçinde bulunduğumuz süreç bu dengeler üzerinden yürütülürse 2 yıl sonra bu konuştuğumuz şeyleri konuşmayacağız. Planladığımız şekilde giderse 2 yıl sonra bu konuları çözmüş olacağız.
AK Parti, devletin bölgeyle ilişki kurma biçimini değiştirdi. Değiştirince, devleti korku bölgesinden uzaklaştırdınız. O zaman örgüt, devletten boşalan alanı da doldurdu. Örgüt şu anda geçmişte devletle birlikte bölgede oluşturduğu o korku alanını tek başına kullanıyor. Bu defa devlet, insanları özgürleştirmeye çalışıyor. Sıkıştıran devletten, özgürleştiren devlete geçildi. Müzakereden kastımız da terörün bitmesi, silahın bırakılması, dağdan inilmesi. Yoksa devlet halkının hak ve özgürlüklerini birileriyle müzakere etmez. Bu süreç de sağlıklı bir şekilde devam ediyor.
Diyarbakır meydanını bir ‘Tahrir’ yapma amaçları vardı. Bütün bunlar yapılmamış olsaydı, Diyarbakır Tahrir olurdu. Şemdinli, Yüksekova hattı özerk bölge olurdu. Bunlar olmadı, önlendi. Çünkü devlet vatandaşı ile ilişki kurma biçimini değiştirdi. Örgütün 4’üncü evre olarak 2012’de planladığı sivil kalkışma da bu yüzden olmadı. BDP ise bugün hâlâ eski devletle kurduğu ilişki biçimini sürdürüyor. Bu yeni devletle nasıl ilişki kurması gerektiğini bilmiyor. Yeni duruma ayak uydurmadı, uydurmak da işine gelmiyor. Ama BDP’de tarz değiştirecek. Örgüt de silah bırakmak zorunda kalacak.”
Ünal, açıklamalarının devamında; “ Bu örgütün artık halkı özgürleştirmek derdi yok. Bu örgüt kendi yaşamını, alışkanlıklarını, ilişki biçimini sürdürmek üzere çalışıyor. Örgüt kendi varlığını sürdürmek için bir meşruiyet zeminine ihtiyaç duyuyor. Bizim 10 yıldan beri çabamız örgütün altındaki halıyı çekmek. Halk buna ikna olmaya başladığı için sokağa dökülmüyor, Şemdinli’de örgüt silah dağıtıyor ama halk almayı reddediyor. Geçmişteki gibi devlet terörü olsaydı silah örgüt için meşru olacaktı, ama şu anda olmadığı için silahın anlamı kalmadı. Örgüt meşruiyet zeminini sürdürebilmek ve şu anda kullandığı araçları bölgede kullanabilmek için silahı bırakmak zorunda.
Biz dokunulmazlıkları kaldırsak bile Türkiye 1994 Türkiyesi olmaz, çünkü bugün kazanımlar var. Eğer duygusal davranılsaydı, devlet aklıyla hareket edilmeseydi ve ani refleksler verilseydi, BDP’nin devletle ilişki kurma pozisyonunu destekleyici bir argüman olacaktı. Şimdi, oluşturulacak komisyon hangi fezlekelerin dokunulmazlık çerçevesinde değerlendirileceğini inceleyecek. Birilerinin bunun üzerinden bir istismar, mağduriyet oluşturmasına zemin hazırlamamak için çalışıyoruz.
Parlamenter sistemle Türkiye yoluna devam edemez, başkanlık sistemini tartışalım diyoruz. AK Parti bir yandan bütün bu sorunlardan kaynaklanan kamburu taşımaya çalışıyor, öbür taraftan da hiçbir şey olmamış gibi güçlü bir ülke edasıyla o masada oturmaya çalışıyor. Bugünkü pozisyon, başkanlık sisteminden daha güçlü bir pozisyon. Biz diyoruz ki, şu anki durum sağlıklı bir durum değil, daha sağlıklı bir zemine taşıyalım. Karşılıklı konuşmak gerekiyor, ama diktatörlük derseniz nasıl oturup konuşacağız. Ancak CHP ve seçmenini dikkate almadan Türkiye’yi dönüştürmek mümkün değil” şeklinde konuştu.
Tavsiye Et
| 
Yorum Yaz
Yorum Sayısı
Tarih
