Eğitim İş Elbistan Şubesi Temsilcisi Hasan Hamamcı açıklalarına şöyle devam etti: “Ülkesi olmayanın sendikası olmaz” şiarıyla yola çıkan Eğitim-İş, 7 yıllık sürede, yüz yıllık sendikal mücadele geleneğimizden ders alarak yoluna devam etmektedir. Bugün Encümen-i Muallim’den, TÖS’den, TÖBDER’den devraldığımız kültür, birikim ve cesaretle, Köy Enstitüleri ile Fakir Baykurt’un yurtsever ve mücadeleci ruhunu birleştirerek yeniden kurduğumuz Eğitim-İş’imizi, Edirne’den Van’a, Hatay’dan Sinop’a yurdumuzun dört bir tarafındaki eğitim çalışanlarıyla kucaklaştırdık. Gözlerimizdeki mutluluğun pırıltısını, yüreğimizdeki coşkuyu ve heyecanı hiçbir zaman yitirmeden birbirimizle paylaştık.
17 Ekim 2005’ten bugüne emeğimiz ve geleceğimiz için canımız pahasına mücadele ettik. Mücadelemiz cumhuriyetin bütün kurumlarının teslim alındığı yeni dönemde çok daha çetin geçecek. İçinden geçtiğimiz bu zorlu süreçte, başta ABD olmak üzere emperyalist güçlerin Yeni Dünya Düzeni kapsamında sömürüyü alabildiğine yoğunlaştırdıkları, Küreselleşme adı altında yapılan uygulamalarla emek örgütlerini ve demokratik kitle örgütlerini işlevsizleştirdikleri, yapılan özelleştirmelerle taşeronlaştırmayı etkin kıldıkları görülmektedir. AKP iktidarı ise bu küresel güçlerle işbirliği yaparak, ulus devletin ve bağımsızlığın yok edilmesine, etnik ve dinsel ayrımcılıklarla da üniter yapının yıkılmasına, ulusal birlik ve beraberliğin bozulmasına çanak tutmaktadır. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi siyasal iktidar, tek parti egemenliği yürüterek kendine muhalif olan kişi ve kurumlar üzerinde olmadık baskılar uygulamaktadır. Bu yolla toplumu sindirmeye, adeta bir korku imparatorluğu kurmaya çalışmaktadır.
İşte Eğitim-İş’in böyle bir süreçte mücadele alanı içinde olması, emeğimiz, ülkemiz ve ulusumuz açısından çok büyük bir anlam ve önem taşımaktadır.
Eğitim İş’in kuruluş gerekçelerinden birisi de, yetkin olmayan kadroların eline terk edilen gerici eğitim siyasetinin yarattığı yıkımı en aza indirmek, eğitim çalışanlarını içinedüştükleri karamsarlıktan çıkarmaktır. Sendikamızın bu arayış üzerinde yükselen hukuk mücadelesi, soluksuz ortaya koyduğu başarılı çalışmalarla kamuoyunun büyük takdirini toplamıştır. Mücadelemiz, Milli Eğitim Bakanlığı’na sayısız defalar geri adım attırmış, bu yolla on binlerce mağdur eğitim çalışanının sorunlarına çözüm üretilmiştir. Kuruluşumuzdan bugüne işkolunda hukuk mücadelesinin önderliğini yaparak yüzlerce hukuksuzluğu etkisiz kılmanın, bu yolla işkoluna mücadele heyecanı aşılamanın gururu ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Yüz yıllık emek ve aydınlanma mücadelesinin “biricik” mirasçısı olduğumuzun bilincindeyiz. Mücadele ruhumuz, ırkçının, bölücünün, gericinin devlete ya da sokağa egemen olduğu her dönemde halkımızın üzerine güneş gibi doğmuştur.
Karanlığın karşısında durmanın bedeli kişi olarak yıkılmaksa eğer, onursuzca yaşamaktansa, karanlığı boğmaya bilenmiş kuşakları yetiştirebilmek için tek tek yıkılmaya talibiz biz. Her sabah doğan güneş karanlığı aydınlatacaksa eğer, yıkıla yıkıla karanlığın uğursuz saltanatını mutlaka yıkacağız.
Eğitim-İş, Büyük Önderi’nin ulusuna güzel günler gösterme hayalini asla ortada bırakmayacaktır. Eğitim-İş tabelası var olduğu sürece, Cumhuriyetin eğitim kurumlarında, aydınlanma devrimlerine savaş açanlara meydan okuyacak namuslu bir soluk da mutlaka var olacaktır.
Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da emeğimize ve ülkemize yönelik her saldırı, karşısında sarsılmaz bir kale gibi Eğitim-İş’i bulacaktır.”