Elbistan Barla Kitapevi'nin organize ettiği 'Yaradılışın Gayesi ve Yeniden Doğmak' konulu konferans, Pınarbaşı Spor Kompleksi'nde gerçekleşti. Araştırmacı-Yazar Seyfettin Bulut'un konuşmacı olarak katıldığı konferansa Elbistan halkı büyük ilgi gösterdi ve salon tamamen doldu.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Barla Kitapevi sahibi Abdulkadir Şahin, kitapevi olarak bu tür etkinliklere devam edeceklerini bildirerek konferansa katılanlara teşekkür etti.
Elbistan halkının da büyük ilgi gösterdiği konferansta Seyfettin Bulut’u dinlemek isteyenler salonu tamamen doldururken, Şahin’in ardından sözü alan Dost TV’de “Temaşa” isimli bir program sunan Araştırmacı-Yazar Seyfettin Bulut, hayatın insanlar için ne kadar değerli olduğuna değindi.
Konferansta anlattığı konulara zaman zaman örnekler de veren Seyfettin Bulut; “Burada şunu vurgulamak isterim. Dünyanın en önemli kişileri insanın karşısındaki kişilerdir. Sizinle konuşacağım konu, dünyanın en önemli konudur ve burada sizinle geçireceğim zaman, ömrümün en önemli zamanıdır. Bu hayatın her alanında insanların ders alması gereken bir konudur. Düşününki bir öğrenci okulda ve öğretmeni ona ders anlatıyor. O öğrenci için o öğretmen hayatın en önemli kişisidir, öğretmenin anlattığı ders konusu, hayatın en önemli konusudur ve o ders saati de hayatının en önemli zamanıdır. Bu aynı zamanda İslam dinin bir terbiyesidir. Çünkü insanlar için hayatlarındaki kişiler, konular ve zamanlar her zaman önemli olmalıdır ve bu sayede hayatın değerini bilerek daha başarılı olma şansına sahibiz. Hz. Muhammed (s.a.v) insanlarla musaffa yaparken o elini tutan kişi elini çekmeden peygamberimiz çekmezmiş, ilk çeken peygamberimiz olmazmış. Peygamber efendimizle görüşen herkes “en çok ben seviyor” diye söylermiş. Az önce anlattığım kişi, konu ve zaman ilişkisi budur. Bu akşamda ilk işlememiz gereken konuda budur. “Yaradılışın Gayesi”dir. Düşünün ki siz evinizde uyurken bizi biri veya birileri sizi yayınıza gelerek sizi bir ilaç yardımı ile bayılttı. Sizi tıklım tıklım dolu bir uçağın içine koydular ve uça havalandı. Aradan birkaç saat geçti ve siz uyandınız. Uyandığınızda ilk söyleyeceğiniz şey ne olur? “Ben nerdeyim” olur tabiî ki. Uçağın içinde olduğunuzu anladıktan sonra “burası neresi ” ve “nereye gidiyor” der. Buna bakıldığı zaman herkes havada uçan bir uçağın içinde doğmuştur. Çünkü dünya havada dönüyor. Dünyanın altında direkler yoktur. Hem kendi etrafında, hem de güneşin etrafında dönen bir uçağın içinde doğduk biz. Doğarken niçin geldiğimizi bilmeden gözlerimizi açtık. Gözlerimizi açarken dünya bize sır yumağı oldu. Çünkü yeni doğan bir çocuk hiç bir şey bilemez. Doğduktan sonra dünya ile ilgili sırları yaşam süresi boyunca öğrenir” şeklinde konuştu.